MERAL KIR
Sancaktarlar Serisi #1
Olimpos Yayınları
520 Syf
4/5
Herkese merhaba.
Ayın son kitabı Sancaktarlar Serisi'nin ilk kitabı Aylardan Aşk.
Tanem, Sancaktarlar ailesinin en küçüğü. Önemli bir toplantıya hazırlanan Tanem, aldığı bir telefonla hayatı değişir. Kimden olduğu bilinmeyen o telefondan sonra hızla arabasına gider ve iki yıl komada kalmasına neden olan trafik kazasını geçirir.
Yağız Aslan, Tanem'i hayata döndüren doktor. Tanem için ilk başlarda hastane yatağında küçük bir gönül meselesiyken, onun aşkından güç alacağını nereden bilebilirdi.
Tanem için zorlu bir mücadele daha başlıyor. Geçmişini silip aadece işine odaklanmış olan Yağız'ın kalbine ulaşabilecek mi?
Tanem, Yağız için sadece bir hasta ve bir denekti. Onun için projeden ibaretti. Ama Tanem'in verdiği yaşam mücadelesi, karakteri ve yeşil gözleri tüm işini zora sokacaktır.
Bazı olaylardan sonra Yağız, Tanem'im tehlikede olduğunu düşünür. Onu korumak için elinden geleni yapacaktır. Ayrıca bu mücadele sırasında Sancaktar ailesi ile ilgili bir sır da öğrenir.
Hikâyemiz Tanem'in uyandırma aşaması ile başlıyor. Ha şimdi uyanacak ha şimdi derken biraz çatlamış olabilirim. Çünkü Yağız ile ilk karşılaşmaları nasıl olacak merak ediyordum. Ve en önemlisi kaza öncesi telefon görüşmesi.
Biz bunları merak ederken Doruk ile Asya'nın tanışmalarına şahit oluyoruz.(Bu arada ben ilk onların hikâyesini okudum. Neden diye sormayın lütfen)
Öncelikle aylarla ilgili olan bölümlere tek kelimeyle bayıldım. Hem içeriği hem de kitabın ismiyle uyumu çok güzeldi.
Yağız ve Tanem ikilisini sevdim. Bu ailede favori çiftim olur mu? Henüz bilmiyorum. En çok Ahmet ile Sena'yı merak ediyorum. Söylemeden geçmek istemedim.
Bu hikâyede beni en çok heyecanlandıran sorularıma alacağım cevaplardı. Tanem neden tehlikede? Kim uğraşıyor? Ailenin sakladığı sır? Telefon görüşmesi? Ufak tefek (nazarlık diyelim) tatmin etmeyen cevaplar olsada 500 sayfalık kitap nasıl bitti anlamadım. Özellikle son bölümler çok güzeldi. Yağız Bey durdu durdu noktayı koydu ve kalbimi fethetti. Aaa unutuyordum minik bir ters köşemiz vardı. Benim aklıma gelmedi açıkçası.
Sancaktarları sevdim. Okumaya da devam edeceğim. Eylül'de üçüncü kitap Yolum Aşka Düştü'ğü okuyacağım.
Ağustos ayını da Aylardan Aşk ile kapatmış bulunuyorum. Ben Anita'mı okumaya devam edeyim. İyi geceler.
Sancaktarlar Serisi
1) Aylardan Aşk
2) Aşkı Seçtim
3) Yolum Aşka Düştü
4) Aşkın Kokusunu Aldım
5) Sana Aşk Getirdim
ALINTI
"Herkesin rolünü kendi yazdığı ve yazarken kendine torpil geçtiği bir hikâyesi vardır. Ama çoğumuz ne hikâyemizin ana fikriyle ilgileniriz ne de hayatın bize sunduklarıyla. İşe yarayan bacakların için sevineceğine, ayağındaki nasırın seni ele geçirmesine izin verirsin."
"Ağustos; harman ayı, ektikleri biçme zamanı şimdi. Unutmayın, ne ektiyseniz onu biçeceksiniz. Ne bir eksiğini ne de bir fazlasını. Kısacası, ya kazanacaksınız ya da kaybedeceksiniz.
Güneş sıcaklığını, gün hâkimiyetini kaybedecek ama kuruyan toprak bereketini kazanacak. Peki, siz? Hiç sordunuz mu kendinize, ne kazanacak ya da ne kaybedeceksiniz bereketin kıt olduğu ağustosta..."
"Ben bir eylül günü düşlerimi kaybettim. Şimdi de şairin dediği gibi yüklemi olmayan bir aşkın gizli öznesi oldum. Peki, aşk neydi? Düşlerimi, geçmişimi, kısaca beni geleceğin karanlık suretine gömmüşken onlardan vazgeçip yüzümü döndüğüm mü aşktı? Aşk isyan mıydı, yoksa Nâzım Hikmet'in dizilerinde betimlediği gibi, 'Gelsene dedi bana, kalsana dedi bana, gülsene dedi bana, ölsene dedi bana. Geldim. Kaldım. Güldüm. Öldüm.' diyen içtenliğin adı mıydı aşk? Yoksa mağrur bir hoşça kal mıydı aşk?"
"Hayatla mücadele etmek zor; çoğu zaman yenilirsin. Ama her yenilgiden sonra ayağa kalkmayı başarırsan, işte o zaman kazanmışsın demektir. Tanem bu savaşı kazanacak ve biz onu ayağa kaldırmak için yanında olacağız. Ümitsizlik ve gözyaşı ise, bizi sadece yenilgiye mahkûm eder."
"Sonbaharın ortanca çocuğu ekim ayına neden "Avare ayı" derler bilinmez, ama ona en çok uyan isim "Gazel ayı" dır. Kuru yaprak...
Doğanın rengi dönerken sarıya, insanın yüreğinde yakın uzak geçmişe dair ne varsa acımasız bir sorgulama başlar. Gözler buğulu, eller titrek, yürek bitkindir hep. Böylece ekime döneriz yüzümüzü, çünkü ekim ayı hicaz makamından yeni çıkan yorgun bedenlerin silkinme ayıdır."
"Güven demek, Yağız demekti. Güzel demek, onun gözleriydi. Cesaret demek, onun kalbiydi. Eksik olduğunu sevgiyi ise ona Tanem verecekti."
"Farı kapattı.
Ve tam o anda bir ses duydu. Bir çığlık gibi. Sonra bir ışık. Nereden geldiğini bilmeden, sadece bir anda, öylesine. Sonrası... Acı... Hem de büyük bir acı..."
"Hayata tutunma sebebin bu, değil mi? Sahip olduğun sevgi gitmene izin vermedi. O zaman gözlerini açmak için acele et."
"İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için sebebe ihtiyacı vardır."
"Hatalarını yok sayınca yok olan da sen oluyorsun."
"Yanımda sen varsan sadece dudaklarım değil, kalbim de gülümsüyor."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder