30 Temmuz 2025 Çarşamba

Taras Bulba


NİKOLAY GOGOL

Bordo Siyah Yayınevi
177 Syf
4,5

Herkese merhaba. Gogol, severek okuduğum yazarlardan. Palto, Bir Delinin Hatıra Defteri, Ölü Canlar... Uzun bir aradan sonra da Taras Bulda'yı okumuş oldum. 

"XV. yüzyılda Avrupa'nın bu bölgesinde, yarı göçebe en zor hayat şartlarıyla bir yaşam sürmek kolay değildi. Moğol saldırıları karşısında Rus beyleri, halkı bırakıp kuzeye kaçmış, güneydeki köy ve kasabalar Moğol istilacılar tarafından yakılıp yıkılmıştı. Birçok yakını kılıçtan geçirilen ve sürekli aynı tehlikelerle burun buruna yaşayan bir inasanın sonunda katı yürekli bir insan olup çıkmasından daha doğal bir şey olamazdı."
Taras Bulda'da onlardan biri sadece. Ömrü savaşlarda geçmiş Ortodoks Rusların Kazak liderlerinden. İki oğlu okuldan döner dönmez, Zaporojye'ye götürür. Onun için okumak önemli değildir. Önemli olan iyi bir asker ve komutan olmalarıdır. Zaporojye'ye götürürken de o düşünce vardır: "Bakın Taras Bulda'nın getirdiği oğulları ne yiğitlerdir." demeleri. Bulda'nın hayalleri ne kadar gerçekleşir bu savaş alanında bilinmez tabii. Ama Lehlerle olan mücadele hazin bir sonla sonlanır. 

Gogol, ülkenin en çalkantılı dönemlerini, acımasızca savaşa sürüklenen insanları, birbirlerine yaptıkları işkenceleri ve savaşı mizahi sivri diliyle destansı bir şekilde anlatmış. Ben çok beğendim. Mutlaka okumalısınız. 

ALINTI
"Çok acımasız, amansız dönemlerdi. O zamanlar, savaşlara sürüklenen insanların yürekleri, birbirine yaptıkları işkenceler, eziyetlerle nasır bağladı. Yaşanan tüm bu insanlık dışı olayların, eziyetlerin son bulmasını isteyen aklı başında insanlar da çıktı arada bir. Ne yazık ki kendilerini kabul ettiremediler."

"Neler neler yoktu ki bu hüzünlü bakışta. Tüm benliğini saran bir sevgiyle söyleyememenin acısını bu bakıştan daha etkili bir şekilde anlatabilecek hiçbir şey olamazdı."

"Bir delikanlı aşık oldu mu gözü hiçbir şey görmez. Böyle bir delikanlıyı istediğin gibi yönlendirirsin."

"Ana duası almak çok önemlidir. Hem denizde, hem karada pek çok kötülükten korur insanı."

"Rusların doğalarına uygun bu büyük direnişi, felaketlerin ateşiyle kavrulan halkın bağrından kopan bir çığlıktı."

"Doğanın acımasız, sert insanlar haline getirdiği bu savaşçılar toplumunda, kadın anlamsız bir şeydi."

27 Temmuz 2025 Pazar

Sherlock Holmes (6 Hikâye)


SIR ARTHUR CONAN DOYLE

Herkese merhaba. Bu ay altı hikâye okudum. Aşağıda kısaca konularından bahsedeceğim. 

BOŞ EV
Boş Ev'de, Mayıs ayında okuduğum, sonuyla beni hem hüzünlendiren hem de merakta bırakan Son Olay'ın bir kaç yıl sonrası anlatılmaktadır . 
Herkes Holmes'un öldüğünü zannetmekte. Watson bile. İki yıl sonra Holmes, Watson'un şaşırtıcı bir şekilde karşısına çıkar. Watson çok mutludur ve tabii bunca sene başına neler geldiğini merak etmektedir. Son Olay'daki vaka çözüme ulaşıyor ve çete çökertiliyor. 
Sherlock Holmes'un geri dönmesi mutlu edici bir durumdu. 

Alıntı
"Çalışmak kederi yenmenin en iyi yöntemidir Watson."

NORWOOD'LU İŞÇİ (Norwood'lu İnşaatçı) 
Sherlock Holmes Baker Sokağına döneminde bir kaç ay olmuştur. Bir gün Watson ile otururken genç avukat John Hector McFarlane gelir. Tanınmış inşaatçı Bay Jonas Oldacre'i öldürmek ile suçlandığını ve ona yardım edip bu suçtan kurtarmalarını ister. Polisin elindeki kanıtlar suçlu olarak genç avukatı gösterir. 
Holmes ve Watson ilginç bir vaka ile karşı karşıya. Genç avukat suçlu mu suçsuz mu? Norwood'lu İşçi'de ilginç bir son bizi bekliyor. 

Alıntı
"Evet, bencil olmamam gerek," dedi bir gülümsemeyle sandalyesini kahvaltı masasından uzaklaştırırken. "Elbette ki halkın huzuru yerinde. İşsiz kalmış zavallı bir dedektif hariç bu durumda herkes kazançlı. Sahada olsaydım sabah okudukları gazeteler oldukça ilginç olurdu yalnız."

"Londra suç dünyası için gerçekten de Avrupa'nın hiçbir başkentinin sağlayamayacağı imkânlar sağlıyor."

DANS EDEN ADAMLAR 
Mutlu bir evliliği olan Bay Hilton Cubitt, tuhaf şekilli notlardan sonra evliliğinde sıkıntılar başlar. Bu notlarda dans eden adamların resmi vardır. Eşi bunların ortaya çıkmasından sonra huzursuz olmaya başlar ve bu konuda hiçbir şey anlatmaz. İşte burada Holmes'un kapısını çalar. Bu gizemi çözmesini ister. 
Hiç aklıma gelmeyecek olaylar gerçekleşir. Ayrıca üzücü. Yine severek okuduğum bir hikâye oldu. 

YALNIZ BİSİKLETLİ (Bisikletli Takip) 
Güzel, genç kadın Violet Smith, yardım istemek için geldiğinde Holmes'un yoğun dönemine denk gelir. Hatta Holmes ilk dinlemek istemez. Genç kadın kararlıdır. Ve her gün geçtiği ıssız yolda bir bisikletlinin takip ettiğinden bahseder. Basit bir takip değildir. Bazı detaylar ilginç ve araştırılması gereken bir durumdur. 
Tabii bizimkiler olaya el atar. İlk Watson araştırmaya gider. Yine ve yine değişik ve beklenmedik bir son bizi bekliyor. 

Alıntı
"Okuyucu fark etmiş olacak ki olayların kesintisiz akışı içerisinde merak edilen o son noktaları kimi noktaları anlatıma katmak benim için çoğu zaman zor oluyor. Her olay bir sonrakinin girizgâhı gibi ve bir kere çözüldükten sonra aktörler oldukça yoğun hayatlarımızdan çıkıyorlar."

MANASTIR SERÜVENİ (Priory Okulu Vakası) 
Hazırlık okulu olan Manastır'ın kurucusu ve müdürü olan Dr Huxatable, yorgun ve bitkin şekilde Barker Sokağı'na gelir. Durum acil ve önemlidir. Okulun öğrencilerinden Holderness Dükü'nün tek oğlu kaçırılmıştır. Hemen Holmes ve Watson, Dr Holderness'e eşlik edip İngiltere'nin kuzeyine giderler. 
Sherlock Holmes'un analitik zekası beni yine şaşırttı. Böyle bir son beklemiyordum. 

Alıntı
"Ekselansları, biri bir suça bulaştığında bundan doğacak diğer suçlardan da sorumludur."

KARA PETER SERÜVENİ (Kara Peter) 
Bu sefer yardım isteyen genç polis Stanley Hopkins. Vaka Sussex'te Row Ormanı'na yakın Woodman's Lee isimli bir yerde gerçekleşiyor. Eski Kaptan Peter Carey cinayeti. Polisin elinde bir kaç ipucu var ve bir haftadır katili bulamadılar.
Kara lakaplı Kaptan Peter'ın cinayeti geçmişin sırlarını ortaya çıkaran bir olay. Bazı defterler açılacak ve hak eden hakkettiğini alacak. Ben severek okudum. 


21 Temmuz 2025 Pazartesi

Fısıltı Korusu


PATI CALLAHAN HENRY

The Secret Book of Flora Lea
Arkadya Kitap
496 Syf
5/5

Herkese merhaba. 
Arkadya Kitap'ın son kitabı, iki zaman diliminde ilerleyen (en sevdiğim kurgulardan) ve son zamanlarda beni en çok etkileyen kitaplardan biri olan Fısıltı Korusu ile geldim. 

İlk yolculuğumuz 1939 yılının savaş dönemi İngiltere'si. Savaş sırasında İngiltere yönetimi Fareli Köyün Kavalcısı adını verdikleri bir operasyon gerçekleştirmiştir. Bu operesyonla şehirdeki çocukları Alman bombalarından korumak için ailelerden uzağa kırsallara hatta başka ülkelere gönderilmiştir. On dört yaşındaki Hazel ve beş yaşındaki Flora kardeşler de onlardan sadece ikisi. Hazel ve Flora Oxfordshirelı bir ailenin yanına gönderilir. Bayan Aberdeen ve oğlu Harry'nin yanında yaşamaya başlarlar. 
Hazel ile Flora savaşın en kötü dönemlerine katlanabilmek için kendilerine özgü bir dünya uydururlar. Hazel her fırsatta Fısıltı Korusu adını verdikleri bu dünya ile ilgili masallar anlatır. 
Bir gün nehrin kıyısında oynadıkları zaman Flora kaybolur ve bir daha asla bulunamaz. 
Diğer yolculuğumuz 1960 yılının İngiltere'si. Flora'nın kaybından 20 yıl geçmesine rağmen Hazel bir gün bile onu unutmamış, her günü özlemle geçmiştir. Hazel şuan nadide kitapların satıldığı bir kitapçıda çalışmaktadır. Bir gün yeni gelen kitapların kayıtlarını yaparken karşısına adının Fısıltı Korusu ve Yıldızlar Nehri ve kitabın kapağında da kızların illüstrasyonu olduğu bir kitap çıkar. Hazel çok şaşırmıştır. Çünkü bu masallar kardeşi ile aralarında olan bir sırdır. Acaba kardeşi yaşıyor mu? Bu soru Hazel'in kurduğu düzeni etkilerken, geçmişin sırları da ortaya çıkaracaktır

Öncelikle benim için büyüleyici bir okuma oldu. Karakterler mükemmeldi. Her iki zaman dilimindeki anlatımı da eşit derece çekici buldum. Ve tabii ki Fısıltı Korusu bölümleri büyüleyiciydi. İki kız kardeş ile o büyülü yere ışınlanmış gibi hissettim. 
Yazarın notu bilgilendiriciydi. Bazı bölümlerin yazara hangi tarihi olaydan ilham aldığını ayrıntılı anlatıyor. Ve evet Fareli Köyün Kavalcısı Operasyonu gerçek bir olay. 
Ayrıca Tolkien'in peri masallarının çocuklar üzerindeki etkisi vurgulanmış. 

Kitabı elimden bırakamadım (Ani taşınma kararı ve taşınma sürecinde bile okumaya devam ettim.) ve II. Dünya Savaşı Londra'sının, II. Dünya Savaşı sonrası Londra'sının, Whisperwood'un fantastik dünyasının derinlerine daldım. 

Fısıltı Korusu yer yer yürek burkan, yer yer büyüleyici ve umut dolu güzel bir hikâye. Mutlaka okumalısınız. 

ALINTI
"Sanki ekmek kırıntılarını takip ederek daha fazla ekmek kırıntısına ulaşıyorum."

"Burası umudun umutsuzlukla buluştuğu yer miydi? Geçmişin günümüze koştuğu yer? Kaybedilenlerin acısının yerini neşenin aldığı yer?"

"Bu sihirli bir masal değildi; söz konusu kız kardeşiydi. Bu gerçek hayattı."

"Gözleri kapalı halde, kanına karışan şaşkınlık, gözyaşları ve hayal kırıklığıyla orada ne kadar uzun süre kalmıştı? Sonraki günlerde bunu birçok kez merak edecekti. Vücudu zonkluyordu, her şey aynı anda üzerine çullanıyordu: öfke ve arzu, ihtiyaç ve korku, kayıp. Ölmüş babası. Yorgun düşmüş annesi, Kelty'nin annesi, bombalar, savaş ve korku.
Ve Fısıltı Korusu'nu yok edişi, onu Flora'dan söküp alışı.
Ve sonra Harry'e, onun dokunuşuna, sahip olduğunda daha fazlasına, geceleri onu uyanık tutan bir şeye duyduğu özlem."

"Peggy hayatının sayfalarının hayal ettiğinden daha hızlı bir şekilde ileriye doğru çevrildiğini ve tehlikeli ya da harika bir şeye doğru itildiğini hissediyordu; bilmiyordu, bilemezdi ama masalsı bir şeylerin döndüğü kesindi.
Gece yarısı bir bavulla sahilde."

"En iyi hikâyeler ruhu inşa eder. Ancak kendimiz hakkında anlattığımız hikâyeler ve hatta başkalarının bizim hakkımızda anlattığı üzücü hikâyeler de ruhu yok edebilir. İyi ve doğru olanı seçmeliyiz, yok edecek olanı değil."

"Ama eğer kendi hayatını yaşamıyorsan, kimin hayatını yaşıyorsun ki?"

"Bazen durup birilerinin bizi kurtarmasını bekleyemeyiz."

"Eğer bana yardım edersen senden şu anda hoşlandığımdan daha fazla hoşlanacağım ve senden şu anda hoşlandığımdan daha fazla hoşlanırsam, sen benden hoşlanmayabilirsin."

"Beklenmek ne büyük bir mucize, diye düşündü Hazel, birilerinin onu beklemesi kesinlikle muhteşem bir şeydi."

"Ne çok uzun zaman önce ne de çok uzak bir yerde, tam burada," diye fısıldadı Hazel karanlığa, "her şeyin olabileceği, dilediğimiz her şeye dönüşebileceğimiz, ormanlarında yıldızlardan bir nehrin aktığı bir diyar vardı. Gizli kapılar için gözlerinizi açık tutun! Her yerdeler ama sadece buna layık olanlara görünürler. Ve biz buna layığız."

"Hazel babasının kucağına oturmuş, o da ailesinden kalma soğuk mavi Grimm Kardeşler kitabından Külkedisi hikâyesini okumuştu. Annesi mutfakta yemek yapıyordu ve dünya hâlâ iyi ve gerçek bir yerdi, kuşlar kötücül üvey kardeşlerinin gözlerini oyuyor olsa da."

"Geçmişi onu geride tutan bir çapaydı; ona bağlı ipi kesmesi gerekiyordu."

"Herkes bunu bilerek doğar," dedi Audrey. "Ama yetişkinler, yaraları, yapılacak işleri ve kendileri için önemli gibi görünen ama aslında hiç de önemli olmayan önemsiz şeylerle bu bilgiyi unuturlar. Acıların, kayıpların ve kalp ağrılarının o kapıları kapatmasına izin verirler." Jane fısıldadı: "Ama çocuklar hatırlar."
"Kimse, savaş bitene kadar onların nerede kalacaklarına karar veremezdi. Nerede kalacaklarına kendisi karar verecekti. Bu yeni yer hakkında fazla bir şey bilmiyordu, henüz. Kervan, yolda kurulacaktı."
"Ne çok uzun zaman önce ne de çok uzak bir yerde, bir zamanlar var olan ve bizimle birlikte olmaya devam eden görünmez bir yer vardı."
"Bir kayıp ve bir kazanç. Neredeyse her efsanede analtıldığı gibiydi: doğum, ölüm, yeniden doğuş. Bir şey ölüyor, bir başkası doğuyordu. Eski bir iş. Yeni bir iş."
"Kâğıt hamuruyla tozun ve tarihin kokusu, arka bahçesindeki çitten koparıp kasanın üzerindeki vazoya yerleştirdiği leylakların tatlı kokusuna karışıyordu."


Çiftçinin Savaşı


ELISE KOVA

Altın Muhafızlar Serisi #3
The Farmer's War
Yabancı Yayınları
128 Syf
3,5

Herkese merhaba. Altın Muhafızlar Serisi'nin son kitabı Çiftçinin Savaşı ile geldim. 

"Düşmanlarla dolu bir orman kişilikleri taban tabana zıt iki asker zorluklarla sınanan beklenmedik dostluk."

Craig, Raylynn'ın zorlu eğitiminden geçmiş bir asker. Onun yardımcısı konumunda. Bu hayatta da tek isteği Altın Muhafızlar'a katılmak. Craig özel bir görevi yerine getirmesi gerekiyor. Belki de bu görev sonunda hayallerine kavuşturacak. Ona eşlik edecek çaylak, kendi halinde bir asker. 

Daniel'in hayalleri daha basit. Askerlikten yüklü para alıp müstakbel eşi ile rahat bir hayat yaşamak. 

İkilinin görevi cephenin ön saflarına Prens Baldair'e çok önemli bir mektubu ulaştırmak. Bu zorlu görevi ancak birbirlerine güvenerek başarabilirler. 

Serinin en kısa kitabı. Çok fazla anlatacak bir şey yok. Heyecanlıydı. Karakterleri sevdim. Sonu da güzeldi. Bu arada ikilinin yeni görevi Vhalla Yarl'ı koruma. O yüzden çok beklemeden Hava Uyanıyor Serisi'ne başlamak istiyorum. Ben bu dünyayı çok sevdim. 

ALINTI
"Ben miyim korkak?"
"Evet! Sensin korkak!" diye çıkıştı Daniel nefes nefese, başka bir dalın altına eğilerek. "Kim silah arkadaşını ölüme terk eder ki?"
"Zeki biri!" Craig daha fazlasını söylemeye cesaret edemedi.
Geriye doğru attığı bir bakış, kedinin tek gözünün saldırgan bir şekilde Daniel'a kilitlendiğini gösterdi. Bir hayvan intikam hırsıyla köpürebiliyorsa, Noru'nun niyeti üzerine ikinci bir kürk gibi oturmuştu.
"Senin zekân ikimizi de öldürtecek!"

"Askerlerin onlara söylenenleri yerine getirmesini sağlayan, emirleri veren insanların onları hayatta tutmaya yönelik çok daha iyi fikirleri olduğunu bilmeleridir. Bunların hepsi korumayla alakalı."

"Duygular, erkeklerin dikkatini dağıtır; ya kahramanlık yapmaya fazla hevesli kılar onları ya da kendilerini korumak adına fazla korkak davranırlar."

"İnsan, en ümitsiz durumlarda bile açık bir zihinle yeni fırsatlar bulabilirdi."

19 Temmuz 2025 Cumartesi

Prensin Kılıcı


ELISE KOVA

Altın Muhafızlar #2
The Prince's Rogue
Yabancı Yayınları
192 Syf
4/5

Herkese merhaba. 
Altın Muhafızlar Serisi'nin ikinci kitabı Prensin Kılıcı ile geldim. 
Şimdi sıra Altın Muhafızlar'ın kurucusu çapkınlığı ile ün salmış yaramaz Prens Baldair'de. 

Baldair, Solaris İmparatorluğu'nun kaderini belirleyecek savaşa katılmak üzere. Birliğine önderlik edecek ama geçmişte yaşadığı cinayetten dolayı hayaletler peşini bırakmamakta. Kafa dağıtmak istediği bir gece kılıç ustası gizemli bir kadınla karşılaşır. Ve onun peşinden gider. O kadını Altın Muhafızlar Birliği'ne katmak ister. 

Raylynn, annesi gibi paralı asker. Herşeyi ondan öğrenmiş. Düellolara katılıp hayatını kazanıyor. Ayrıca annesinin katilini ve onun kılıcını bulmaya çalışıyor. Katil hala hayatta ve dışarıda. İntikamını almak zorunda. Bundan dolayı Prens'e ayıracak vakti yok. 
İkili bir anlaşma yapar ve maceralı bir yolcuğuna çıkar. 

Prensin Kılıcı'nı genel olarak beğendim. Hatta daha da olsa okurdum sıkılmadan. 
İkilinin dinamiklerine bayıldım. Gizemli Raylynn sevdim. Ayrıca Baldair'in büyüyüp olgunlaşmasını izlemek güzeldi. Bu arada aşktan uzak duran çapkın prensimiz meğerse ne kadar romantikmiş. 
Bir amaç uğruna yaşanan aksiyonun içerisinde çok tatlı bir romantizm vardı. 

Son olarak Prensin Kılıcı'nda, Prens Baldair ile kader yollarının kesiştiği Raylynn ile yeni bir maceraya doğru yoluna devam etmesini ve geçmişteki sır perdesinin aralanmaya başlamasını okuyoruz. 

ALINTI
"Birliğime katılmak için, kılıcını yenmeyi bir ömür bekleyemem. Ama sadakatimi elde eden kadının sadakatini kazanmak için farklı bir şekilde savaşabilirim."

"Onu sevimli bir oğlanla bulmayı beklemiyordum," diye devam etti Sophie, Baldair'in huzursuzluğundan bihaber. 
Bu fikrin komikliği karşısında Prens'in göğsünün derinliklerinden bir kahkaha koptu. "Benim sevimli olduğumu mu düşünüyorsun?"
Şimdi kahkaha atma sırası kadındaydı. "Henüz çok yumuşaksın. Azmin savaşta test edilmemiş. Bir savaşçı, daha önce öldürmüş birini gözünden tanır, sayamayacağı kadar çok kişiyle öldürmüş birini de öyle."

"Kadın kesinlikle büyüleyiciydi. Ama aşk mı? Bu hiçbir suretle boyun eğmediği bir duyguydu. Kazanılacak pek çok deneyim, tanışılacak çok fazla insan vardı. Aşk, kısıtlanmak ve geleceğini dünyadaki diğer insanlardan- özellikle kadınlardan- öğrenilecek onca şeyden mahrum bırakmak anlamına geliyordu."

16 Temmuz 2025 Çarşamba

Kaçak Aşık


ELIZABETH HOYT

Maiden Lane Serisi #7
Darling Beast
Pegasus Yayınları
352
4/5

Herkese merhaba. Taşınma telaşından dolayı bir türlü Kaçak Aşık'ın yorumunu girememiştim. 
Seriye hız kesmeden devam ediyoruz. (Sevgili arkadaşım Elmas ile okuyoruz bu arada) Sıra bir önceki kitapta merak etmeye başladığımız Kilbourne Vikontu Apollo Greaves'de. Bu arada Apollo, Karanlıklar Dükü'ndeki Artemis'in ikizi. 

Apollo, işlemediği bir cinayetten dolayı yıllardır Greaves hapishanesinde. Öldüresiye dayak yedikten sonra sesini kaybeder ve birisinin yardımıyla hapishaneden kaçar (kim olduğunu söylemeyeceğim spoiler olmasın) 
Kraliçenin askerleri peşinde. En iyi saklanacağı yer yanmış bir eğlence bahçesinde bahçıvan olarak çalışmak. Ama bu kendini gizlemeye çalışma çabası kısa sürer. Hayat dolu genç bir kadın bahçenin içinde yer alan tiyatroya taşınır. 
Lily Stump Londra'nın en iyi aktrisi. Küçük oğlu ve hizmetçisi ile bahçedeki tiyatroda yaşamaya başlar. 
Apollo'yu ilk oğlu farkeder. Hatta değişik isimler takar. Lily, bu iri yarı, kaba saba, dilsiz adamı ilk gördüğünde çekinsede bu kısa sürer ve ikilinin dizginleneyemeyen tutkusu ortaya çıkar. 

Ayy aslında bu kitap hakkında çok fazla söylemek istediğim şey var. Hatta uzun uzun anlatmak istiyorum. Spoiler olacak maalesef. Olmaması için yüzeysel bahsedeceğim. 

Öncelikle Elizabeth'ciğim Karanlıklar Dükü'nde bizi biraz hayal kırıklığına uğratmıştı. Kaçak Aşık ile kendini affettirdi. 
Güzel sürprizlerle, sırlarla ve merak edeceğimiz yeni karakterle süslenmiş bir hikâye. Ayrıca Kaçak Aşık, birbirine hiç uymayan iki kahramanın aşk yolcuğu, bu yolculuğun zorluluğu ve kendini aklamaya çalışan bir Vikont. 
Aşkıyla, tutkusuyla ve dramıyla tam kıvamında bir kitaptı. Çifti okumak keyifliydi. Apollo ile Lily her ne kadar üst sıralarda yer alamasada sıralamaya girdi. 

Sıradaki kitabı çok merak ediyorum. Mutlaka bu seriyi okumalısınız. 


ALINTI
"Caliban. Fırtına oyunundaki cahil dolandırıcı. Eh, daha kötüsü de olabilirdi. 
Indio Bir Yaz Gecesi Rüyası'nı seçip Kıç ismini de layık görebilirdi."

"Seni seviyorum, Canavar.
Seni seviyorum, Caliban.
Seni seviyorum, Apollo.
Seni seviyorum, Romeo.
Seni seviyorum, Smitfı.
Seni seviyorum, Bahçıvan.
Seni seviyorum, Aristokrat.
Seni seviyorum, Sevgili.
Seni seviyorum, Kocam.
Seni seviyorum, Arkadaşım.
Seni seviyorum, Sen."

"Nerede olduğumuzu biliyor musun?”
“Evet,” diye mırıldandı Lily kapalı gözlerle. “Labirentin kalbindeyiz.” Yosun yeşili gözlerini açtığında, Apollo o gözlerin içinde günün birinde görmeyi umduğu şeyi gördü. Kendisine olan aşkın parıltısını. “Senin kalbindeyiz... ve benim.”

3 Temmuz 2025 Perşembe

Kül (Bir Cinayet Masalı)


EDA AKKUŞ

Bir Cinayet Masalı #2
Oleksa Yayınevi
246 Syf
4/5

Herkese merhaba. 
Instagramdaki @polisiyeokuyankadinlar grubumun biricik üyelerinden Eda'nın yeni bebeği Kül ile geldim. Sevgili yazarımız Bir Cinayet Masalı'na Köken ile başladığı macerasına Kül ile devam ediyor. 

Greenwich'de masallardan fırlamış butik bir otelde yeni dedektif olmuşlar için balo ve seminer düzenlenir. Dedektifçilik oynamayı seven zeki kızımız Ela (Ella), dedektiflik terfisi almış Dean'in daveti ile o da katılır. İkiliyi toksinoloji uzmanı olan Dante otele bırakacak ve Richmond'daki eğitime katılacaktır. Onları bırakır ama geri dönemez. Yollar kardan kapanmıştır.  
O gece balo düzenlenir. Balo sırasında bir cinayet işlerinir. Hiçbir şekilde yardım alamazlar. Otelde hapsolmuş olan 14 kişi fırtınanın dinmesini beklemeye başlarlar. Beklerler ama içlerindeki katille. Ayrıca cinayetler devam eder. Kaldıkları koridor ölüm koridoruna dönüşmüştür. 
Ela ve arkadaşları cinayeti çözmeye çalışır. Olayın üzerine gidildikçe beklenmedik sırlar da ortaya çıkar. 

Öncelikle sevgili yazarım öyle bir son yazmış ki üçüncü kitabı beklemek çok zor. Çok heyecanlı bitti çok. 

Anlatımına bayıldım. Akıcı, hiç sıkmıyor, yer yer şiir gibi hatta masalımsı. Eğlenceli diyaloglar, sırlar, aşk, gizem ve cinayetler... Daha ne isterim ki. (Burada Ela'ya bir gönderme olsun) 
Agatha Christie tadında olan Kül'ü okurken çok keyif aldım. 
Unutuyordum. Tam olarak katili bulamadım. Yüzde yüzde elli elli durumu. 

Cinayetin masalı mı olurmuş? Çok da güzel olurmuş. Çok iyi bildiğimiz, sevdiğimiz masallar üzerinden cinayetler... Benim çok hoşuma gitti. Kül'de hangi masal var dersiniz? Öğrenmek için mutlaka okumalısınız. 

ALINTI
"Yeni bir masal, yeni bir masal. Hoş geldin, ölüm uykusundan uyanan kadın, hoş geldin. Uyuyan güzel..."

"Seni olabildiğince sen kılan şey, seni olgunlaştırmaya zorlayan kişi... Peki, insan olgunlaşmak istemiyor olabilir miydi? Ya olgunlaşmak büyüğü bozarsa? Ya böylesi saklı hisler içinde daha güvendeyse? Teslimiyet... Kayıtsız şartsız teslimiyet... Buna hazır mıydı? Neyden korkuyordu böyle? Aşktan mı? Savaştan mı? Aşk bir savaş değildi ama ya savaşırlarsa? O zaman ne olacaktı? Neden savaşmak zorunda kalırdı ki insan? Sevdiği yanında, geçmişi ardında ve kabullendiği tüm o kötü olaylar, geçmişte birlikte pusuda..."

"Karşımda muhteşem bir kar mazarası, arkamdan gelen beni her haliyle büyüleyen bir adamın kokusu ve çözülmesi gereken bir cinayet. Daha ne isterim ki?"

"Keşke." dedi. "Keşke bunları yaşarken hissedebilseymişim." Bu huzuru ilk defa tadarak gözlerini kapatırken belki de ilk kez bir kurban katiline minnet duydu. Ölürken bile...

"Beta erkeği iyi bir şey mi, çünkü diğerinden pek hoşlanmadım da kimsenin akşam yemeği olmak istemem, ya da birlikte olacağım kişinin Hannibal olmasını."
Angela, tekrar bir kahkaha attı. "Öyle bir şey olmayacağına seni temin edebilirim, tatlım. Sen lider olansın, o ise senin arkandaki sessiz güç."

"Her şey ait olduğu yerde hayat bulur ve eğer ait olduğu ölürse, oda onunla birlikte gömülür."

Kapı tekrar vuruldu ama ses yoktu. Dante: "Eyvah! Katil geldi."
Ela: "Saçmalama. Postacı kapıyı iki kere çalar, katil değil."

"Zihin görmek istediğini görür.... Bazen en doğrusu basit olandır."

"Nefret olmalı, bu geçmişten gelen bir nefret. Çünkü nefret yaratıcı bir his değildir, öyle birdenbire ortaya çıkmaz, zamanla katılaşır, belki şekil değiştirir ama mutlaka bir gün zirveye oturur."

"Hislerim ve sezgilerim, suyun dibi gibi berrak olmalı, görünmeyeni artık görmeliyim."

"Akıllı bir insan gibi davranıp sahip olmadıklarına üzülmeden, elinde olanlarla mutlu olmaya çalışırsan acıların daha da çekilir hale gelebiliyordu."

"...kendini çözen insan her şeyi çözer, dünyanın en karmaşık olayı olan aşkı bile."

"İnsanın güçlü olduğunda da güçsüz olduğunda da ilk kapısı her zaman aşktır. Tüm kapılarını ona açmaktır."


"Bazı anları, anıları parça parça ve siluetler halinde belirmeye başladı fakat hep kötü şeyler dikilmişti karşısına... Zamanının iniş ve çıkışlarında sanki hiç iyi bir şey yapmamış gibi."

"Hayal alemine dalmışlardı; bu onların ilk dansı, ilk bu derece yakınlaşmalarıydı. Ruhlarından kopup giden parçalar vardı ama kötü parçalar. Kötü anılar, tanışana kadar hiç tatmadıkları hislerin kalıntıları, birlikte çektikleri acılar, aşkın var olmadığını düşündükleri zamanlar ve bunlar gibi tüm kötü düşünceler o dans anında, o balo salonunda kimsenin görmediği bir şekilde ruhlarından bir ışık hüzmesi gibi tek tek kopup, buldukları ile çatlaktan dışarıya savrulup kayboldular."

2 Temmuz 2025 Çarşamba

Sherlock Holmes (Baskerville'lerin Köpeği)

SHERLOCK HOLMES

Baskerville'lerin Köpeği
Ren Kitap
4/5

Sherlock Holmes'un kapısını köy doktoru olan Doktor Mortimer çalar. Bir kaç ay önce ani ve trajik ölümü Desvonshire'da büyük yankı uyandıran Sir Charles Baskerville tarafından doktora bir belge emanet edilmiştir. Bu belgede ailenin başındaki karabasandan bahsedilmektedir. Öyleki ailedeki bu talihsizlik devam etmektedir. Ani, kanlı ve gizemli ölümler... 
Doktorun isteği ise bu talihsizliğin mülklerin yeni sahibi Sir Henry Baskerville ile devam etmemesi. Holmes bu olayı ilginç bulur. Watson'u Sir Henry ve doktor ile Desvonshire'a gönderir. Ondan gözlemlerini telgraf ile bildirmesini ister. 
Korkunç bir köpek, köydeki doğaüstü olaylar ilgili söylentiler ve ani ölümler... Bilime inanan Holmes ve Watson bu olayı nasıl çözecek? 

Bu sene Sherlock Holmes'un tüm roman ve hikâyelerine okumaya karar vermiştim. Haziran ayında sıra Baskerville'lerin Köpeği adında romanındaydı. Şu ana kadar okuduğum en iyi vaka olabilir. Hiçbir şekilde tahmin edemedim. Çok keyif aldım. Sherlock Holmes'u çok fazla görmedik ama bir yerde olaya müdahale olması ile şaşırttı. 

Temmuz ayında sıradaki altı hikâye ile okumaya devam edeceğim. 

ALINTI
"Her zaman umduğumuz başarıya ulaşamayabiliriz. Bir dedektifin ipuçlarına ihtiyacı vardır, efsanelere ve dedikodulara değil."

"Ama neyden kaçıyordu? Kırda Gezen bir çoban köpeğinden mi? Hayali bir canavara benzeyen bir köpekten mi? Bu işe karışmış bir insan var mıydı? Soluk benizli Barrymore söylediğinden fazlasını biliyor muydu? Bunalar hâlâ karanlıkta kalmış belirsiz şeylerdi, ama suçun karanlık gölgesi üzerimizdeydi."

"Onları takip etmemiz için bir neden yok," dedi Holmes. "Casus kayboldu ve geri de dönmez."

"Benim küçük başarılarımı aktardığın ifadelerinde kendini küçümsediğini söylemeliyim. Doğrudan bir ışık kaynağı olmayabilirsin, ama ışığı iyi bir şekilde yansıttığın kesin. Bazıları dâhi olmasa da zekâyı uyandırmakta ustadır."

"Eğer şeytan da insanların işine karışmaya başladıysa..." "O halde sen de doğaüstü açıklamalara yöneliyorsun." "Şeytanın elçisi etten ve kemikten olabilir, değil mi?"

Kahramanlar Düştüğünde (Anti Kahramanların Aşk Düeti #1)

GIANA DARLING Anti Kahramanların Aşk Düeti Serisi #1 (Ant-Heroes in Love #1)  When Heroes Fall Lapis Yayınları 350 Syf 3,5 Herke...