AGATHA CHRISTIE
Three Blind Mice
Altın Kitaplar
173 Syf
4/5
Herkese merhaba.
Gözümün iltihaplanmasından dolayı 173 sayfalık kitabı 1 haftada bitirebildim maalesef.
Fare Kapanı iki bölümden oluşuyor. İlkinin ismi kitapla aynı. İkincisi ise Cinayetler Bürosu.
Fare Kapanı'ndaki olaylar Berkshire'daki Monkswell Malikanesi'nde geçiyor. Molly ile Giles yeni evli bir çift. Malikaneyi pansiyon olarak işletmeye karar verirler. İlk müşterileri de gelmek üzere. Hazırlıklar sırasında Londra'da bir cinayet işlenir. Polisler cinayeti araştırırken adreslerin yer aldığı bir listeye ulaşırlar. Adreslerden bir tanesi de Monkswell Malikanesi'dir.
Pansiyonda durumlar ise müşteriler geldiği sırada bir telefonla işler değişir. Bir polisin geleceğini öğrenirler. Bu arada kar yağışı tüm yolları kapatmıştır. Kısa bir süre sonra telefon da kesilmiştir. Ve en önemlisi bir cinayet işlenmiştir.
"Üç Kör Fare ... Bak nasıl koşuyorlar..." çocuk şarkısını ıslıkla çalan bir katille başbaşa ve pansiyonda mahsur kalan bir grup insan...
Fare Kapanı, severek okuduğum ve katili bulamadığım güzel bir hikâyeydi.
Cinayetler Bürosu'na gelecek olursak, Tuppence ve Tommy altı yıldır evlidir. Tommy Gizli Servis'te çalışmakta. Şimdilerde işlerini bürodan yürütmekte. Birgün Tommy'nin şefi Bay Carter gelir ve bir işten bahseder. Blunt Dedektiflik Bürosu'nun Müdürü Theodore Blunt'ın yerine geçip işleri yürütmelerini ister. Karı koca işi kabul eder ve Dedektiflik Bürosu'nda Tommy Bay Blunt, Tuppence ise Miss Robinson olarak ilk müşterilerini beklemeye başlarlar.
Güzel ve genç bir kızın büroya gelip zehirli çikolatalardan bahsettiği, ölümlerin olduğu ve beklenmedik bir sonla biten Ölüler Evi, Tuppence'nin ısrarı üzerine gidilen maskelerin takıldığı bir balo ve baloda şahit oldukları cinayetin yer aldığı Maskesi Balo, esrarlı bir paketle başlayan, Rusların yer aldığını heyecanlı bir olay olan Esrarlı Yabancı, Amerika Birleşik Devletleri'nin Londra elçisinin gemide karışan bavuluyla başlayan esrarengiz bir olay olan Elçinin Ayakkabıları ve büroya gelen 16 şifresi ile Rus ajanların yer aldığı On Altı Numara.
Öncelikle çifte bayıldım. Özellikle de Tuppence'ye. Tommy'nin ünlü dedektifleri taklit etmesi de çok hoşuma gitti. Son hikâyeyi Hercule Poirot kimliğine bürünmesi ayrı bir güzellikti.
Genel olarak keyifli ve eğlenceli bir okumaydı. Ben sevdim.
ALINTI
"Zeki olup da aptal görünmek kadar iyi bir şey yoktur."
"Tommy, bu işi bana bırakır mısın? Çünkü ben ilk defa arenada yirmi dakikadan daha fazla kalan bir boğa gibiyim."
Tommy başını salladı. "Bu kez patron sensin, Tuppence. Bu işin esrarını aydınlatmamız gerek."
"İnsan işi şakaya vurunca durum daha kolaylaşıyor."
"Molly'ye şu anda bütün yaşamı gerçek değilmiş gibi geliyordu.
Giles de gerçek değildi. Yalnızca bir role soyunmuştu. Bir rol..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder