28 Nisan 2025 Pazartesi

Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma



STEFAN ZWEIG

Unvermutete Bekanntschaft mit einem Handwerk
İş Bankası Kültür Yayınları
60 Syf
4/5

Herkese merhaba. 
Her hikâyesiyle tasvir ve analizleri ile dikkat çeken, kısacık olmasına rağmen büyük analizler çıkartan yazarlardan biri olan Stefan Zweig'ın bir kitabıyla geldim. Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma yazarın okuduğum 22. eseri oldu. 
Kitap iki hikâyeden oluşuyor. 

İlki Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma. 
İki yıl aradan sonra güzel bir bahar gününde Paris'e gelen genç bir adamın ilginç gözlemlerine şahit oluyoruz. Genç adam Paris sokaklarındaki kalabalığa bakarken üstü başı perişan biraz yaşlıca bir adam dikkatini çeker. Onun hakkında varsayımlarda bulunur. İlk gizli polis olduğunu düşünür. Daha sonra o adamın gerçek niyetini keşfeder. Yankesicidir. Gözünü ondan alamaz. Yaptığı şeyi ya cerraha benzetir ya da sanatçıya. Kendini öyle bir kaptırır ki kendisini onun peşinden giderken bulur. Sonu mu? Sürpriz olsun. 
Şimdiye kadar okuduğum en iyi Zweig hikâyelerinden biriydi. Öyle bir anlatmış ki yankesiciliği gerçekten bir zanaat olarak kabul ediyorsunuz. Kahramanımız ile o heyecanı sonuna kadar yaşıyor, yankesiciye üzülüyor, hatta onun suçuna ortak olup teşvik ediyorsunuz. Asıl önemlisi ise "vicdan" ile "ahlak" arasında gidip geliyorsunuz. 

İkinci hikâye ise Prater'de İlkbahar. 
Brujuva sınıfından bir kadının at yarışı için giyeceği elbisesi yetişmez. O arada eski, sıradan bir elbisesi denk gelir. Elbiseyi giyer ve dışarı çıkıp Prater'a sokaklarında geçmişe döner. Sıradan insanlar gibi bir gün geçirir. Eve döndüğünde iki yaşam arasında ikilemde kalır. 
Çok kısa bir hikâye olduğu için daha fazla anlatmak istemiyorum. Bu hikâyeyi pek sevemedim maalesef. 

ALINTI
" Ve gittikçe aydınlanan yeni günden korktuğunu hissetti. Fakat yavaş yavaş yine bir önceki günü düşünmeye başladı, karanlık ve bulanık hayatına yolunu kaybetmiş gibi düşen önceki günü. Ve olacakları unuttu. Dudaklarını harika bir rüyadan mutlu bir şekilde uyanmış bir çocuğun gülümsemesi vardı."

"Oda karanlık ve dardı. Fakat sonsuz bir mutluluk huzurlu ve memnun bir şekilde kanatlarını açmıştı. Aşkın sıcak güneşi derin karanlığı aydınlatıyordu."

"Ben onun hayatını tanımaya çalıştıkça, onun içindeki bir güç, benim en gizli arzularımı yerine getirmesini söylüyordu sanki."

"Ben onun hayatını tanımaya çalıştıkça, onun içindeki bir güç, benim en gizli arzularımı yerine getirmesini söylüyordu sanki."

"... bugüne kadar bu zor ve öğrenilmesi neredeyse imkânsız zanaatın - güpegündüz, sokak ortasında yankesicilik yapmanın bu kadar korkunç, tehlikeli ve gerilimli bir zanaat olduğunu hiç tahmin etmezdim. Bugüne kadar benim için yankesicilik büyük bir arsızlık, bir ev becerisiydi, hokkabazlık, cambazlık gibi el çabukluğuydu."

"Haydi, esirgeme benden hiçbir şey, saklama kendini, daha fazla ver, daha fazla, vahşice, daha vahşice, her defasında farklı, yeni çığlıklar, seslenişler, kornalar, kesik sesler, bunlar yormuyor beni, çünkü tüm duygularım senin için açık, haydi ilerle, devam et, haydi ben nasıl kendimi sana veriyorsam, sen de kendini bana ver, sonsuz sürprizleriyle her zaman şaşırtan, her defasında insanın yeniden büyüleyen muhteşem kent."


25 Nisan 2025 Cuma

Sherlock Holmes (8 Hikâye)


SİR ARTHUR CONAN DOYLE
Ren Kitap



Herkese merhaba. 

Sherlock Holmes macerama 8 hikâye ile devam ediyorum. Bu ayki hikâyelerim:

1) Mühendisin Parmağı
2) Asil Bekâr 
3) Zümrüt Taç
4) Akgürgenlerin Esrarı
5) Gümüş Şimşek
6) Sarı Surat
7) Borsacının Kâtibi (Borsa Kâtibi) 
8) Gloria Scott

Bir kaçını ikinci kez okudum. İçlerinde Mühendisin Parmağı, Akgürgenlerin Esrarı, Sarı Surat ve Gloria Scott'u beğendim. 
İki hikâyenin yeri ayrıydı. İlki Sarı Surat. Duygusal bir sonla biten ve Sherlock Holmes'u yanıltan bir vakaydı. İkincisi ise Gloria Scott. Holmes'un ilk vakası diyebiliriz. Bu vakadan sonra yeteneklerini kullanmaya karar verir. 

Şimdi sıra konularından bahsetmekte. 

MÜHENDİSİN PARMAĞI
Dr Watson'un evliliğinden kısa bir süre sonra gerçekleşen bir olay. Bir sabah erken saatte kondüktör Watson'a bir hasta getirir. Gelen hasta genç bir mühendistir ve üstü başı kan içindedir. Mühendisin başparmağı kopmuştur. Başıdan geçenleri polis dahil kimsenin inanmayacağını düşünür. Olanları Watson'a anlatır. Daha sonra Sherlock Holmes'dan yardım isterler. Mühendisin aldığı bir iş nedeniyle bu hale gelmiştir. Hep birlikte olayı çözmek için Berkshire'daki Eyforda'a giderler. 
İlginç ve ilahi adalet dediğimiz bir son bizi bekliyor. 

ASİL BEKÂR
Bu sefer yardım isteyen o dönem evliliği ve garip boşanması ile yüksek çevrelerde epey zaman konuşulan talihsiz damat Lord St. Simon. Holmes'a Lord Backwater'ın tavsiyesi ile gelmiştir. Ayrıca Scotland Yard'dan Lestrade'nin işbirliği yapmaya hazırdır. 
Lord St. Simon, Kaliforniya'lı zengin bir ailenin tek kızı Hatty Doran ile sade bir törenle dünya evine girer. Törenden sonra herkes Doran'ın babasına ait malikanede hazırlanan bir kahvaltıya gider. Ne olduysa o zaman olur. Kahvaltı sorasında gelin odasına gider ve üstünü değiştirip evden çıkar. Ondan sonra Hatty Doran'dan haber alınamaz. 
Vee her zamanki gibi Holmes'un zekasıyla olay çözülür. İlginç bir son bizi bekliyor. 

ALINTI
"Sıradan vakalar genelde daha ilginç olurlar.

ZÜMRÜT TAÇ
Londra'nın ikinci büyük bankasının ortaklarından olan Alexander Holder'ı ilk pencereden Watson fark eder. Holder telaş halindedir. Hatta bu durum deli gibi gözükmesine neden olur. Holder sonunda kapıyı çalar ve derdini anlatmaya başlar. 
Bankaya bir müşteri gelir. Yüklü miktarda para ister. Teminat olarak da otuz dokuz tane büyük boy zümrüt ve paha biçilmez altın zincir. İmparatorluğun en değerli mücevherlerinden Zümrüt Taç'ıdır. Holder kabul eder, parayı verir. Mücevhere bir şey olur korkusuyla evine kadar götürür ve onu kasaya koyar. O gece bir gürültüyle uyanır. Odasından çıktığında oğlunu elinde taç ile bulur. Oğlu yamulmuş tacı düzeltmeye çalışmaktadır. Ve üstündeki zümrütlerden üçü eksiktir. Hemen polis çağırır. Daha sonra da zümrütlerin bulunması için Holmes'a gelir. 
Az çok tahmin edilebilir bir olaydı ama yine de güzel bir hikâyeydi. 

ALINTI
"Benim bir sözüm vardır; imkânsızı çıkardığında elinde kalan şey gerçeklerdir.

AKGÜRGENLERİN ESRARI
Holmes ilginç bir mektup alır. Mektup Violet Hunter adında genç bir bayandandır. Mektupta yapılan bakıcılık tellifini kabul edip etmeme konusunda yardım istediği yazmaktadır. Bunun neresi ilginç? Ve Holmes'un nasıl bir yardımı olabilir? Soruların cevabını Violet'in gelmesiyle öğreniriz. Teklif çok büyük bir meblağdır. Paraya ihtiyacı olan Violet bu teklifi kabul etmek ister. Kabul ederse saçlarını kesmesi gerekmektedir. Bu durum tuhaf geldiği için Holmes'a gelmiştir. Holmes da şüphelenir ve kabul etmemesi gerektiğini söyler. Ederse de ufak bir sorunda olsa telgraf çekmesini ister. Violet teklifi kabul eder. Kısa bir süre sonra Holmes'a bir telgraf gönderir. Winchester'daki Black Swan adında otele gelmelerini ister. Holmes ve Watson hemen gider. Kendilerini ilginç olayların içerisinde bulurlar. Holmes'un içgüdüleri yanılmamıştır. 
İlâhi adalet bir son bizi bekliyor. 

ALINTI
"... bir dokumacıyı dişinden, bir dizgiciyi sol başparmağından tanıyamayan, gözlem yapmaktan aciz bir halk, analiz ve akıl yürütmenin ince ayrıntılarından ne anlar! Ama sen kendin sıradansan seni suçlayamam, çünkü o eski büyük vakaların zamanı geçti artık. İnsan, en azından suçlu insan, bütün cesaretini ve orijinalliğini kaybetti. Benim mesleğim de, öyle görünüyor ki yatılı okullardaki genç bayanların kayıp kurşun kalemlerini bulma ajanslığına doğru gidiyor. Sanırım artık dibe vurdum."

"Biliyor musun Watson," dedi, "benimkisi gibi düşünen bir zihin, baktığı her şeyde işiyle ilgili ayrıntıları görmesinin laneti altındadır. Sen bu tek tük evlere bakıp güzelliklerinden etkileniyorsun. Onlara ben baktığımda ise, tek bir şey görüyorum; birbirlerinden çok uzaklar ve suç işlemek için çok uygun bir yerdeler."

GÜMÜŞ ŞİMŞEK
Holmes ile Watson bu hikâyede King's Pyland Dartmoor'a gidiyor. 
Wessex Kupası yarışması yaklaşırken favori atı olan, talihli sahibi Albay Ross'a bir çok ödül kazandıran at Gümüş Şimşek kayıptır. Ayrıca onunla ilgilenen bakıcısı Straker'de ahırın yanınlarında ölü bulunur. 
Beni şaşırtan, beklemediğim bir sondu. 

SARI SURAT
Holmes ve Watson yürüyüşe çıktıkları vakit telaşlı genç bir bey gelir. Onlar gelene kadar da gider. Daha sonra tekrar gelir. Eşiyle ilgili sorunları vardır. İlk başlarda mutlu bir evliliği olan çiftin komşu eve birilerinin taşınması ile eşi Effie'nin tuhaf davranışları ve yalan söylemeleri başlar. Bu durum aldatıldığını düşündürür. 
Sherlock Holmes, şuana kadar okuduğum hikâyeler içerisinde ilk kez yanılır. Kendisi de bu durumu kabul eder. Açıkçası ben de Holmes gibi düşünmüştüm. Böyle bir son beklemiyordum. Ayrıca son çok duygusaldı. 

ALINTI
"Watson biliyor musun," diye seslendi, "insanın kendine çok güvenmesi her zaman iyi olmayabilir. Bugün yaşadığımız olaya bakarak bu sonuca rahatlıkla ulaşabiliriz. Bir gün kendime bu kadar çok güvenmem nedeniyle yanlış yapacağıma kanaat getirecek olursan, lütfen kulağıma 'Norbury' diye fısıldar mısın?"

BORSACININ KÂTİBİ (Borsa Kâtibi) 
Bir gün Watson muayenehanedeyken Holmes gelir. Birmingham'a bir vaka için gelip gelmeyeceğini söyler. Kabul etmesiyle aşağıda arabada bekleyen içinde de yardım isteyen Bay Pycroft İle hep birlikte yola koyulurlar. Bay Pycroft finans kurumlarında çalışan bir kâtip. Bir süredir işsiz. Uzun süre iş arar ve sonunda bir iş bulur. Ama başlamadan bir kaç gün önce çok cazip bir iş teklifi alır. İşi kabul eder. Tuhaf bir iştir. Alakasız işler verilir. Ayrıca şirkette kendinden başka kimse yoktur. Gözlemleri sonucunda bazı şeylerden şüphelenir, işin içinden de çıkamayınca Holmes'dan yardım ister. 
Değişik bir hikâye idi. Beklemediğim bir sonla bitti. 

GLORIA SCOTT
Sherlock Holmes'un ilk vakasına geldik. 
Holmes'un kolejde geçirdiği iki yıl boyunca tek arkadaşı Victor Trevor ile ilgili. Uzun tatilinin bir ayını Victor'un Sulh Hukuk Hakimi babasının evinde geçirir. Holmes'un yeteneği hakimi huzursuz eder. Son akşamında da hakimin eski bir tanıdığı olan denizcinin gelmesiyle işler değişir. Holmes eve döner. Ama bir süre sonra tekrar Victor'un babasının evine dönmek zorunda kalır. Victor acil çağırmıştır. Hakim babası felç geçirmiş, ölmek üzeredir. Holmes'u istasyondan alır ve eve gidene kadar babası ölür. Ölürken bir kaç kelime söylemiştir. O bir kaç kelimeyle tüm sırlar ortaya çıkar. 

20 Nisan 2025 Pazar

Aile İçi Cinayet




CARA HUNTER

Murder In The Family
Olimpos Yayınları
536
4/5

Herkese merhaba. Cara Hunter'in kalemiyle sonunda ben de tanıştım. Bu arada yazarın Dedektif Adam Fawley Serisi'nin dördüncü kitabı satışa çıktı. 

2003 yılında Londra'da Luck Ryder'ın feci şekilde dövülmüş cesedini, karısına ait lüks bir malikanenin bahçesinde 15 yaşındaki üvey kızı tarafından bulunmuştur. 
Eve ne zorla girilmiş ne de başka birinin izine rastlanmamıştır. Polis hiçbir ipucuna rastlamamış, cinayet faili meçhul olarak kalmıştır. 
20 yıl sonra çözümsüz kalan Luck'un cinayeti, o zaman 10 yaşında olan üvey oğlu Guy Namlı adında bir belgesel dizi ile gerçeklerin ortaya çıkmasını ister. Bu dizide alanında uzmanlar vardır. Ve hep birlikte olayı çözmek için tüm bilgi ve yeteneklerini ortaya koyar. 
Guy'un tek isteği tüm gerçeklerin ortaya çıkmasıdır. O gerçekler ne olursa olsun. 

Aile İçi Cinayet farklı bir kitaptı. Yazar düz metin şeklinde yazmamış. Belgesel dizi formatındaydı. Nasıl mı? Her bölüm başında jenerik müzik, gazete kupürleri, olayla ilişiği olduğu düşünülen kişilerle röportajlar, olayların canlandırılması... Geri kalan kısımlarda ise programdaki uzmanların diyalogları. İlk başlarda biraz tuhaf geldi bu durum. Ama sonra alışınca hoşuma gitti. 
Açıkçası katil baştan belliydi. Ama bu durum beni pek rahatsız etmedi. Neden bu cinayeti işlediğini ve şaşırtıcı sürprizlerle merakla okudum. Ben beğendim. Yazarın Dedektif Adam Fawley Serisi'ni en yakın zamanda okuyacağım.

ALINTI

"Caroline gibi insanlar bu tip durumlarla böyle başa çıkar. Ka­ palı kapılar ardında olup bitenler başka bir şeydir; el âlemin öğrenmesine izin vermekse bambaşka bir şey."

"Gözden kaçırıl­ması kolay olan küçük şeyler genellikle bir davayı çözer."

"İnsanların inanmasını istediği tüm o "tesadüfler" aslında tesadüf değildi."

"Gerçeği bulmak istiyorum. Gerçek her ne olursa olsun."

16 Nisan 2025 Çarşamba

Av Mevsimi

 



MASON CROSS

Carter Blake Serisi #1
The Killing Season
Panama Yayıncılık
446
4,5

Herkese merhaba. Av Mevsimi son zamanlarda okuduğum en iyi polisiye kitaplarından bir tanesi. 

Wardell, Deniz Kuvvetleri'nde görev almış bir keskin nişancı. En iyilerinden. Ordudan atılır. Daha sonra "Chicago Keskin Nişancısı" olarak tanınmasına neden olan cinayetleri işler. Tam 19 kişiyi öldürmüştür. Ölüm cezasına çarptırılan Wandell, İnfaz edilmesine iki hafta kala nakil sırasında firar eder. 
FBI, yakalanması imkansız gibi görünen kişileri bulan Carter Blake'ten yardım ister. 
Blake, kariyeri hızla yükselen meraklı Ajan Elaine Banner ile çalışmaya başlar. 
Bu arada Wardell, tüm Amerika'ya korku salmaya başlamıştır. Cinayetler ardı ardına gelir. Tek kurşun, tek ölüm. FBI'a da mesajı vardır: "Av mevsimi açıldı."
Blake ve Banner, Wardell'in izini sürerken ikisi de görevden uzaklaştırılır. İkili Wardell'i aramaktan vazgeçme. Sıradaki kurbanı ve nereye gideceğini tahmin etmeye çalıştıklarında kendilerini yalanlar ve yolsuzluklarla örülmüş bir olayın içinde bulu. 

Av Mevsimi'nde normal bir katil aranmıyor. Şüphelinin kimliğini tespit etmeye de çalışılmıyor. Sadece ona yetişmeye çalışıyorlar. Blake ve Banner'ın işi çok zor. 

Bir kitabı okuduğunuzda, özellikle de bir serinin ilk kitabını okuduğunuzda "Evet. Bu tam bana göre." diyen o küçük okuma ürpertisi ve yeni bir favori karakterle tanıştığınızdaki o his var ya işte bu kitapta yaşadım. Ama maalesef bu güzel duygular bu kitapla kalacak. Çünkü karşımızda Kronik Eksik Seri Sendromu var. 

Av Mevsimi'nde olayları üç kişi tarafından okuyoruz. Blake, Banner ve Wardell. Her bir kişinin olayları nasıl yorumladığı görmek ilgi çekici bir okuma sağlıyor ve hikâyeyi canlı tutuyor. Ama karakter gelişimi ve onları daha yakından tanıma açısından eksik kalmış. Kitaptaki tek beğenmediğim kısımdı diyebilirim anakarakter Blake dışında. Yazar diğer kitaplarda anlatmıştır diye düşünüyorum. 

Baştan sona soluksuz okuduğumu söyleyebilirim. Özellikle de son bölümlerde kitabı elimden bırakamadım. 

Umarım (düşük bir ihtimal ama) serinin devamı gelir. Av Mevsimi tavsiyemdir. 

Carter Blake Serisi
1) Av Mevsimi
2) The Samaritan
3) The Time to Kill
4) Don't Look For Me
5) Presumed Dead

ALINTI

"Gülme çabam, bir öksürük krizine dönüştü. Öksürmek canımı acıtmıştı. Bu zor olsa da, bir şekilde duramıyordum. Sonra acıyı hissetmeye başladım. Mutlulukla, karanlık ve ılık olan bir şey beni sarmaladı."

"Caleb Wardell söz konusu olduğunda ölüm, havadan ve haber vermeden gelirdi."

"Ne zaman bir dava onu ezme tehlikesine girişse, yaptığı şey temele dönmek olurdu. Suç ve kurban."

"Konuşmasını duyduğunuzda iki şeyi fark ederdiniz: Kesinlikle salak değildi ve belki deli bile değildi. Yani bilindik tarzda bir deli değildi."

"Dürüst olmak gerekirse, dışarıda bir katil serbest dolaşırken masa başına çekilmek huyuma biraz da olsa aykırıydı ama bu, sistemin bir parçasıydı. Oyun başlamıştı ve eğer kendi bölümümü oynayacaksam, avımı baştan aşağı tanımak zorundaydım."

"Sen 'bulunmak istemeyen adamları buluyorsun'" diye tekrar etti alıntıya tekdüze bir ritim vererek. "Eğer kartvizitim olsaydı aynen bu yazardı."



15 Nisan 2025 Salı

Ala Çocuk Yollarda



MİNE SOYSAL

Günışığı Kitaplığı
128
4/5

Herkese merhaba. Bir çocuk kitabı ile karşınızdayım. 

Ala Çocuk Yollarda dört hikâyeden oluşmaktadır. 
İlk hikâye Ala. Kahramanımız olan Ala'yı bu hikâye ile yakından tanıyoruz. Gökkuşağı Evi'nde arkadaşları ve onu yetiştiren Bilge Yağmur, Deli Rüzgar ile yaşamaktadır. Evinden seyrettiği Anadolu'yu merak etmektedir. Artık anlatılanlar ile yetinmek istemiyordu. Bu yüzden orayı keşfetmeye karar verir. 

İkinci hikâye Mermer Kent Priene. Ala'nın ilk durağı Ege kıyılarının 2500 yıl öncesinde gözde şehirlerden ve İonia'nın on iki kentinden biri Pieren. Ala, oradaki yaşamı bir Demeter rahibi olan Nikeso'dan öğrenir. 

Üçüncü hikâye Dağlardaki Tanrılar, Labraynda. Labraynda, Anadolu'nun batı kıyılarındaki dağların ülkesi olan Karia'da olan kutsal bir yer. Burada Ala, Zeus Tapınağı'na gidip kutsal törenleri ve dinsel inançları öğrenir. 

Dördüncü ve son hikâye Mavi Zamanlar, Halikarnassos. Halikarnassos Kaira'nın başkenti ve büyük anıtların olduğu kenttir. Burayı kimden dinler ve öğrenir biliyor musunuz? Orada doğup büyümüş ünlü tarihçi Hersotos'dan. 

Öncelikle 4, 5, ve 6. sınıf için uygun bir kitap olduğunu söylemeliyim. 
Yazar, yayıncı ve arkeolog olan Mine Soysal'ın şiirsel bir dilde yazdığı dört kitaptan oluşan Ala Kitapları dizisi Ala Çocuk Yollarda ile tek kitapta toplanmış. 
Bir çocuğun gözünden aktarılan bu hikâyeler Antik Çağ'da Ege kıyılarına bir yolculuk niteliğindeydi. Bu yolculuk eski kentlerin yaşam tarzlarından dinî inanışlarına, okullarından tapınaklarına kadar bizi götürüyor ve bunu bütünüyle bilimsel veriler ışığında sunuyor. 
Ben keyifle okudum. Kitabın sonundaki sözlük de bana rehber oldu. Sözlükte Antik Çağ'da ki isimlerinin yanında şu anki isimlerin yer alması çok hoşuma gitti. Aşağıda bir kaçını yazacağım.
Sadece çocukların değil yetişkinlerin de okuyabileceği tarihi bir kitap. 

Priene: Söke Aydın yakınlarındaki Antik Çağ Kenti. Bugünkü adı Güllübahçe. 
Mylasa: Milas
Halikarnassos: Bodrum
İonia: Gediz ve Büyük Menderes ırmakları arasında kalan bölge. 
Labraynda: Milas yakınları
Karia: Büyük Menderes Nehri ile Dalaman Çayı arasında kalan bölge. 

ALINTI
"Orada her şey maviydi.
Deniz mavi, orman mavi, yağmur ve güneş maviydi.
Toprak mavi, bağlardaki üzümler, suda süzülen gemiler maviydi.
Canlı, cansız her şey, insanlar, hatta geçip giden zaman bile maviydi."

"Ala, ülkesine benzerdi.
Gözleri masmaviydi -tıpkı ılık Ege Denizi gibi.
Saçları sapsarıydı -tıpkı Akdeniz'in altın kumu gibi.
Yanakları al aldı -tıpkı Fırat'a doğmuş güneş gibi.
Düşleri çok derindi -tıpkı Karadeniz'in dalgaları gibi.
Ala, ülkesini çok severdi -tıpkı diğer çocuklar gibi."

"Güneş Anadolu'yu severdi. Suyun, toprağın ve gökyüzünün tüm bereketi bu ülkenindi. Toprak Anadolu'yu severdi. Dünyanın bütün buğdayı, üzümü, narı, baharatı bu ülkenindi. Sular Anadolu'yu severdi. Dereler, tepeler, yıldızlar ve bütün güzel masallar bu ülkenindi."


13 Nisan 2025 Pazar

Aşkı Seçtim

 




MERAL KIR

Sancaktarlar Serisi #2
Aspendos Yayınları
388 
4,5


Herkese merhaba. 
Sancaktarlar Serisi'nin ikinci kitabı Aşkı Seçtim ile geldim. Öncelikle kısa bir bilgilendirme yapmak istiyorum. Bu seri ilk 2014 yılında Müptela Yayınları'ndan, 2017 yılında Aspendos Yayınları'ndan ve son olarak 2022 yılında Olimpos Yayınları'ndan çıkmıştır. 
Ben Aspendos Yayınları'ndan okudum. 

"Affetmek özgürlüğe uçabilmektir."

Geçmişte Doruk, Asya'yı bırakıp Amerika'ya yerleşmiş, o sırada hamile olan Asya'da gururuna yenik düşüp Doruk'a söylememişti. Doruk bir süre sonra ikizleri öğrenir. Türkiye Amerika arasında mekik dokurken ülkeye kesin dönüş yapar. 
Asya, ikizleriyle yeni bir hayat kurmuştur. Doruk'un dönmesiyle en başa döndüğünü hissetmektedir. Asya kararlıdır. Doruk'u affedip tekrardan aynı acıları yaşamayacaktı. Tabii aşkın gücüne ne kadar karşı koyabilecekse. 
Doruk, Asya'nın inadını kırıp aile olmak istemektedir. Onun inadını kırmaya çalışırken beklenmedik olaylar yaşanır. 
İşte burada aksiyon başlıyor. Önce Asya'nın iş yeri kundaklanıyor, aynı gün evine giriliyor. Ve en kötüsü kızları Yaren kaçırılıyor. 

Öncelikle ben bu ikiliyi çok sevdim. İkilinin aralarındaki enerji muhteşemdi. 
Yaşanan kötü olayları kimin yaptığını az çok tahmin etmiştim. Ama tahmin edemediğim şeylerle karşılaştım ve çok şaşırdım. O kısımda ufak bir şok yaşamış olabilirim. En sevdiğim... 

Çok fazla uzatmayacağım. Aile bağları, aşk, dram, gizem ve aksiyon... Aradığım tüm özellikler bu kitaptaydı. Ben çok sevdim. Aşkı Seçtim, bir çırpıda heyecanla okuyacağınız Meral Kır kitaplarından sadece bir tanesi. Mutlaka okumalısınız. 

Dipnot: Seri sıralamasına göre okumakta fayda var. 

Sancaktarlar Serisi

1) Aylardan Aşk
2) Aşkı Seçtim
3) Yolum Aşka Düştü
4) Aşkın Kokusunu Aldım
5) Sana Aşk Getirdim

Miras Serisi

1) Hedef Sensin

2) Gerçek Sensin



ALINTI

"Açılan kutudan ölüm, açlık, öfke, kıskançlık ve yeryüzünde insanoğlunu acıya ve kedere boğacak -aşk da dâhil- tüm duygular dünyaya yayılır. Şaşırıp kalan Pandora son bir gayretle kutuyu kapatmak istemişse de artık çok geç kalmıştır."

"Keşke her çocuk gibi sıcak evimde, karnım tok bir şekilde yatağıma uzanmış olsaydım, ama ben ta en baştan küçük çöpü çekmiş ve kaybetmiştim."

"Doruk'un yokluğu, diş ağrısı gibi sürekli ve sancılıydı. Dokuz ay önce o dişi çektirmişti. Ama boşluğu hâlâ sızlıyordu. Ama o bu kadar yakınındayken, sızı dayanılmaz bir ağrıya dönüşüyor ve Asya'nın ona karşı koyma direncini zayıflatıyordu."

"Ne demişti Nedim?.. Nezaket, haddeden geçerek senin boyunu posunu oluşturmuş. Şarap, şişeden süzülerek yanağındaki allığı oluşturmuş kadın; sen bana 'aşk' denilen o en uzun kelimeyi söyletip, beni 'pişmanlık' denilen o dönülmez yola soktun. Beni bu hale getiren de senin özlemin oldu!"

"Karşınızdaki kadını tanımadan onları anlıyormuş gibi davranmayın."

"Önümüzde hayat... Her gün bir başka uykuya yatıp, bir başka rüya göreceğiz. Hâlbuki zaman ağır ağır bizimle beraber akan nehir, bir göle varıyordu. Bu gölde artık biz akmıyor, dalgalanıyorduk, " demiş ya Sait Faik Abasıyanık bir kitabında. İşte benim hayatım buydu. Son nefesime kadar her gün bir rüyaya dalacaktım. Ben ne kadar yüzmeye çalışsam da dalgalar beni nereye götürürse oraya gidecek ve boğuştuğum dalgalardan kurtulup yeni bir rüyaya dalacaktım. 

"Affetmek geçmişi değiştirmez ama geleceğin önünü açar."

"Sevmek güven isterdi; gözü kapalı inanmak, sığındığın limanın adı aşk olsun isterdi. Bir ömür sürsün, ilk rüzgârda yıkılmasın isterdi."

"Aşk, iki bedende bir olmaktı."

11 Nisan 2025 Cuma

Sen




CAROLINE KEPNES

You #1
You
Epsilon Yayınları
448 Syf
3/5

Herkese merhaba. Ayın üçüncü kitabı olan Sen ile geldim. Dörtlemenin ilk kitabı. Ayrıca aynı isimde Netflix'de dizisi var. 

Joe Goldberg, New York City'de bir kitapçıda çalışmaktadır. Bir gün dükkana sarışın, güzel ve seksi Beck girer. Beck'e ilk görüşte aşık olur. Ona olan aşkı takıntılı bir hal alır. Öyle bir takıntı ki içtiği soğuk çay şişesini bile saklar. (Bu sadece ufak bir örnek.) Sürekli onu takip eder. Ona  ulaşmaya ve elde etmeye çalışır. Önüne kim çıkarsa çıksın onun için ortadan kaldırılması gereken büyük bir engeldir. 

Bu kitap için ne hissettiğimi tam olarak bilemiyorum. Ne beğendiğimi söyleyebilirim, ne de beğenmediğimi.
Kitabın genelinde Joe'nun iç sesini okuyoruz. Bu durum ilk başlarda bana ilginç gelmişti ama sonradan sıkıcı olmaya başladı. 
Sen hakkında Stephen King "Sarsıcı ve korkutucu. Tamamen özgün." yorumunda bulunmuş. Ben bu yorumu gördükten sonra tam benlik kitap demiştim. Kitapta ne sarsıcılık ne de korkutucu bir durum vardı. Sonu da beklenildiği gibi oldu. 

Olumlu yönleri yok mu? Elbette var. Konusunu beğendim. Yazarın karakterleri oluşturma ve gösterme şeklini beğendim. İstediği gibi yan karakterlerden nefret ediyoruz, sapık Joe'ya sempati duyuyoruz. 
Diğer güzel yanları ise kitaplar ve filmler olması. Sonuçta Joe kitapçıda çalışıyor. Bazı kitaplara Dan Vinci Şifresi gibi yer verilmesi hoşuma gitti. Zira sevdiğim kitaplardan. 
Sonu tahmin edilir demiştim ama yinede o kısımlar heyecanlıydı. 
Ortalama bir okuma olmasına rağmen Joe'nun neler yapacağını merak ediyorum. Seriyi okumaya devam edeceğim. Önümüzdeki ay Biz'i okuyacağım. 

You Serisi
1) Sen
2) Biz
3) İkimiz
4) You Love Me

ALINTI
"Akrep burcuyum ben; pisliğin kokusunu alırım ve kay­nağına nasıl gidileceğini bilirim. Bu işlerden anlarım."

“Birisiyle tanışmak memnun edebilir ve birisiyle tanışmak iyi olabilir, ama birisiyle tanışmak hiçbir zaman hoş olmaz."

"Yine kelimesi acı veriyor ve her gün bir yenilgi. Günle­rim bayat mısır gevreği ve yıkamayı unuttuğum, yıkama­yacağım yeni yırtılmış kotla başlıyor; onlarda sen varsın."

Sen beni özlüyorsun, en sonunda sana sahip olmak üzereyim ve bu hayatımda bir dönüm noktası, bu yüzden tabii ki bir kefaret vakti olacaktı. Kan kaybediyorum ve şişiyorum. Sol gözüm düzensizce atıyor ve kefareti ödedim. Şimdi KAPALI yazan levha çok uygun; bu kapanış. Sonunda ben özgürüm."

“Çünkü her gün tek gündür,” diyorsun. “Öm­rümde hiç bu kadar şimdiki anda olmamıştım.”

6 Nisan 2025 Pazar

Tweet Savaşları



EMMA LORD

Tweet Cute
Epsilon Yayınları
327 Syf
4/5


Herkese merhaba.
Ayın ikinci kitabı Tweet Savaşları oldu.

"Çılgın aromalı milkshake'ler, unutulmaz gülümsemeler ve el sıkışmaları bir yana, Pepper'ın hâlâ düşman olduğunu unutmamalıydım. Kazanmam gereken bir Twitter savaşım vardı."

Pepper Evans lise son öğrencisi. Annesinin zorlamalarıyla ara ara aile şirketi olan Big League Burger'ın Twitter hesabını yönetmektedir. Son attığı bir tweetle işler değişir. BLB'nin menüsüne yeni eklenen ızgara peyniri ile ilgili caps başlatır. Karşılığında hiç beklenmedik bir tweet alır ve Twitter'da bir savaş başlar.
Jack Campbell, Twitter'da viral olan kavganın diğer cephesi. Izgara peyniri, aile işletmesi olan Girl Cheesing'in özel tarifi olduğunu iddia ederler.
Izgara peyniri Pepper ile Jack'in hayatını nasıl etkileyecek? Bu savaşının kazanını kim olacak?

Öncelikle Tweet Savaşları yazarın ilk romanı ve Forbes'un seçtiği en iyi genç yetişkin romanlarından. İlk roman açısından gayet başarılı buldum.
Pepper ve Jack 17 yaşında olmasına rağmen olgun, çalışkan ve örnek alınabilecek karakterler. İkisini çok sevdim. Uyumlarını da. Savaşları tatlı ve ara ara eğlenceliydi. Ara ara diyorum çünkü okumaya başlamadan daha çok mizah ve eğlence olduğunu düşünmüştüm. Bana göre yetersizdi.
Yaşananları Jack ve Pepper tarafından okuyoruz. İki tarafın gözünden okumak hoşuma gitti.
Tweet Savaşları, genel olarak tatlı içeriyor. Ağzınızı sulandıracak, isimleri ve tarifleri ilginç tatlılar. Ayrıca yetişkinliğe geçmek üzere olan iki kişinin, bu dönemdeki sancıları, hayaller, aile ve okul ilişkileri yer alıyor.
İlk sayfalar biraz sıkıcıydı. Ama daha sonra hem duygulandıran, hem heyecanlandıran hem de eğlendiren bir okuma oldu. Ve ufak sürprizlerle... Tweet Savaşları'nı genel olarak beğendim. Gençlerin okuyabileceği güzel bir kitap.

ALINTI
"Ben CEO'yum. Burayı inşa eden bendedm. Şirketi arka bahçede yaptığımız ızgaradan bugünkü gücüne dönüştüren kişi..." Durdu çünkü gözyaşlarım o kadar hızlı akıyordu ki ikimiz de şaşırmıştık. "Pepper." Gözlerimi kırptım. "Arka bahçedeki ızgaraları özledim." İçimizden biri beyaz bayrak sallayana kadar birkaç saniye sessiz kaldık. Biraz daha beklersen bayrak sallayanın o olacağını biliyordum ama tahmin etmesi kolaydı, konuşan ben oldum. "Bunun yerine, " O zamanlar bir bütündük," dedim.

"Sanki hayatım boyunca üzerimden geçen ayın gölgesini izliyormuşum gibiydi. Şimdi ise tam bir tutulma yaşanıyordu."

"Öfke ile başa çıkabilirdim ama acıma duygusuyla asla."

"Mesele benim ne olmak istediğim değil, içinde herkesi incitmeden ne olup olamayacağımdı."

"Hırsızlık yaptılar," diye karşı geldim. "Biliyorum evlat ama bizde hala onların sahip olmadığı bir şey var." "Gizli bir malzeme mi?" diye mırıldandım. "O ve ailemiz."

"Zıt görüşte iki kişiydik. Ben sert ve sabit, o ise her zamanki gibi rahattı."

"Şimdi Paige Pennsylvania'da üniversitede, baban hala Nashville'deki evde ve annem iPhone'una yapışık yaşarken, "aile" kelimesini kullanmak ergen kızına vicdan azabı çektirme kampanyası için biraz abartı kaçıyordu sanki."

"Birdenbire, hissettiğim şey artık korku değildi. En azından, ismini bildiğim bir korku değildi. Bu yalnızca yüksekten dalış değil, bir makalenin altıncı taslağını bitirirken güneşin doğuşunu izlemekti. Hayatımda ne yapmak istediğim konusunda hiçbir fikrim olmamasına rağmen mülakatta yalan söylemekti. Paige ile telefonda konuşurken annem gelince sessizlik anı ve ikimizin de diğerini kızdırmadan n söyleyeceğimizi bilmemekti. O zamanki ve şimdiki Pepper'ın  önünde duran binlerce kilometrelik dolambaçlı bir yol vardı ve ben. artık hangisi olduğumdan bile emin değildim.






2 Nisan 2025 Çarşamba

Saklı Şehvet




ELIZABETH HOYT

Maiden Lane Serisi #3
Scandalous Desires
Pagasus Yayınları
384
5/5

Herkese merhaba. Nisan ayının ilk kitabı Saklı Şehvet ile geldim. Maiden Lane Serisi'nin üçüncü kitabı. En merak ettiğim karekter olan Silence ile seriye devam. 

İlk iki kitapta Silence'nin yaşadıklarına şahit olmuştuk. Şimdi sıra yakışıklı korsanımız Mickey O'Connor ile Silence'nin bir araya gelmesinde. 
Silence Hollingbrook, kocasını kurtarmak için Yakışıklı Korsan ile bir anlaşma yapmak zorunda kalmıştır. Silence kocasını kurtarmış ama evliliğine de mal olmuştu. Aralarında bir şey olmamasına rağmen kimse Silence'ye inanmamıştı. Çok sevdiği kocası bile. 
Bu süreçte Silence yetimhanede çalışmaya başlar ve kapısına bir bebek bırakılır. O bebeğe çok bağlanır. Ama bir gün o bebek babası tarafından kaçırılır. 
Mick, yaklaşık bir senedir o gözleri, o kaptanın karısını bir türlü unutamaz. Onu yanına çekebilmek için bebeği onun kapısına bırakmıştır. Şimdi ise hem bebeği hem Silence'yi korumak zorundadır. Çünkü düşmanları bebeği öğrenmiştir. 
Silence bebek ile Mick'in sarayına yerleşir. 

Mick okuyabileceğiz en çekici, en zeki ve en yakışıklı korsanlardan biri olabilir. Benim listemde ilk sırada yerini aldı. Muhteşem bir karakterdi. Ondan etkilenmemek elde değil. Onunla ilgili iki sahne vardı ki gözlerim dolu dolu oldu. Ve onun iki kıza yavaş yavaş aşık olmasına şahit olmak kalbimin erimesine neden oldu. 
Silence tam bir hanımefendi. Ayrıca güçlü bir karakter. Mick ile aralarındaki kimya güzeldi. İkilinin sahneleri daha fazla olsa hiç sıkılmadan okurdum. 
Yan karakterler de çok iyiydi. Bir o kadar ilginç ve eğlenceliydi. 
Sürprizlerle dolu, heyecanlı, duygu yüklü ve eğlenceli bir hikâye. Keşke yazar sonu aceleye getirmeyip bol bol Silence ve Mick sahnesi ekleseydi. Tadı damağımda kaldı açıkçası. 
Şuan için serinin en iyi kitabı Saklı Şehvet. Önümüzdeki ay Winter ile devam. Onu da çok merak ediyorum. 



ALINTI
"Aylardır çevirdiği dolap ve entrikalar nihayet meyve vermeye başlamıştı ama yinede içindeki his... ne diyebilirdi ki? Gerçekte bir şey kazanmadığına dair tuhaf bir duygu muydu bu? Mick homurdandı. Üstelik bir korsanın herhangi bir duygu hissetmesi mümkün müydü?"

"Aylardır çevirdiği dolap ve entrikalar nihayet meyve vermeye başlamıştı ama yinede içindeki his... ne diyebilirdi ki? Gerçekte bir şey kazanmadığına dair tuhaf bir duygu muydu bu? Mick homurdandı. Üstelik bir korsanın herhangi bir duygu hissetmesi mümkün müydü?"

"Aylardır çevirdiği dolap ve entrikalar nihayet meyve vermeye başlamıştı ama yinede içindeki his... ne diyebilirdi ki? Gerçekte bir şey kazanmadığına dair tuhaf bir duygu muydu bu? Mick homurdandı. Üstelik bir korsanın herhangi bir duygu hissetmesi mümkün müydü?"

"Beni büyüleyip efsunladın, tatlı Silence, yoksa bunu bilmiyor muydun? Gökyüzünün pembe, ayın ise badem ezmesi ve kuru üzümden yapılmış olduğunu hatta Thames'ın çamurlu sularında denizkızlarının yüzdüğünü kabul edebilirim, yeterki ağlamayı kes. O güzel gözlerindeki yaşları gördükçe göğsüm ikiye ayrılıyor. Akciğerlerim, karaciğerim ve kalbim böylesine açıkta bırakılmasına asla dayanamaz."

"Herkesin düşündüğünden farklı biri o. Yani hem farklı ama yine de aynı... O... çok daha fazlası. Çok daha çekici, güçlü ve de zeki. Utanma duygusu var mı bilmiyorum ama hislerinin olduğunu biliyorum. Derin hisleri... Ve... ve bu da beni büyülüyor. Dışarıya gösterdiği yüzüyle özelde gördüğüm yüzü arasındaki fark."

"Parası gücüydü. Bu kadın için bile kendini güçsüz duruma düşürmeyecekti."

"Hayatı boyunca tek bir gerçeği gördükten sonra başka bir gerçeğe inanmak çok zordu."

"Ya kurt olacaktım ya da tavşan. Ben kurt olmayı seçtim."

"Bazen erkeklerin muazzam birer geri zekâlı olduğunu düşünüyorum."

"Sizi seviyorsa söylediklerine inanacaktır."

Kızıl Veba

JACK LONDON The Scarlet Plague İş Bankası Kültür Yayınları 72 Syf 4,5 Herkese merhaba.  Eserde 1912 yılında yayımlanmasına rağme...