STEFAN ZWEIG
Unvermutete Bekanntschaft mit einem Handwerk
İş Bankası Kültür Yayınları
60 Syf
4/5
Herkese merhaba.
Her hikâyesiyle tasvir ve analizleri ile dikkat çeken, kısacık olmasına rağmen büyük analizler çıkartan yazarlardan biri olan Stefan Zweig'ın bir kitabıyla geldim. Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma yazarın okuduğum 22. eseri oldu.
Kitap iki hikâyeden oluşuyor.
İlki Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma.
İki yıl aradan sonra güzel bir bahar gününde Paris'e gelen genç bir adamın ilginç gözlemlerine şahit oluyoruz. Genç adam Paris sokaklarındaki kalabalığa bakarken üstü başı perişan biraz yaşlıca bir adam dikkatini çeker. Onun hakkında varsayımlarda bulunur. İlk gizli polis olduğunu düşünür. Daha sonra o adamın gerçek niyetini keşfeder. Yankesicidir. Gözünü ondan alamaz. Yaptığı şeyi ya cerraha benzetir ya da sanatçıya. Kendini öyle bir kaptırır ki kendisini onun peşinden giderken bulur. Sonu mu? Sürpriz olsun.
Şimdiye kadar okuduğum en iyi Zweig hikâyelerinden biriydi. Öyle bir anlatmış ki yankesiciliği gerçekten bir zanaat olarak kabul ediyorsunuz. Kahramanımız ile o heyecanı sonuna kadar yaşıyor, yankesiciye üzülüyor, hatta onun suçuna ortak olup teşvik ediyorsunuz. Asıl önemlisi ise "vicdan" ile "ahlak" arasında gidip geliyorsunuz.
İkinci hikâye ise Prater'de İlkbahar.
Brujuva sınıfından bir kadının at yarışı için giyeceği elbisesi yetişmez. O arada eski, sıradan bir elbisesi denk gelir. Elbiseyi giyer ve dışarı çıkıp Prater'a sokaklarında geçmişe döner. Sıradan insanlar gibi bir gün geçirir. Eve döndüğünde iki yaşam arasında ikilemde kalır.
Çok kısa bir hikâye olduğu için daha fazla anlatmak istemiyorum. Bu hikâyeyi pek sevemedim maalesef.
ALINTI
" Ve gittikçe aydınlanan yeni günden korktuğunu hissetti.
Fakat yavaş yavaş yine bir önceki günü düşünmeye başladı, karanlık ve bulanık hayatına yolunu kaybetmiş gibi düşen önceki günü. Ve olacakları unuttu.
Dudaklarını harika bir rüyadan mutlu bir şekilde uyanmış bir çocuğun gülümsemesi vardı."
"Oda karanlık ve dardı.
Fakat sonsuz bir mutluluk huzurlu ve memnun bir şekilde kanatlarını açmıştı. Aşkın sıcak güneşi derin karanlığı aydınlatıyordu."
"Ben onun hayatını tanımaya çalıştıkça, onun içindeki bir güç, benim en gizli arzularımı yerine getirmesini söylüyordu sanki."
"Ben onun hayatını tanımaya çalıştıkça, onun içindeki bir güç, benim en gizli arzularımı yerine getirmesini söylüyordu sanki."
"... bugüne kadar bu zor ve öğrenilmesi neredeyse imkânsız zanaatın - güpegündüz, sokak ortasında yankesicilik yapmanın bu kadar korkunç, tehlikeli ve gerilimli bir zanaat olduğunu hiç tahmin etmezdim. Bugüne kadar benim için yankesicilik büyük bir arsızlık, bir ev becerisiydi, hokkabazlık, cambazlık gibi el çabukluğuydu."
"Haydi, esirgeme benden hiçbir şey, saklama kendini, daha fazla ver, daha fazla, vahşice, daha vahşice, her defasında farklı, yeni çığlıklar, seslenişler, kornalar, kesik sesler, bunlar yormuyor beni, çünkü tüm duygularım senin için açık, haydi ilerle, devam et, haydi ben nasıl kendimi sana veriyorsam, sen de kendini bana ver, sonsuz sürprizleriyle her zaman şaşırtan, her defasında insanın yeniden büyüleyen muhteşem kent."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder