MIGUEL DE UNAMUNO
The Novelas Ejemplares Un Prólogo
İş Bankası Kültür Yayınları
124 Syf
4/5
Herkse merhaba 🙋
Sis kitabı ile tanıdığım İspanyol yazar Miguel de Unamuno'nun bu sefer öykü kitabı Üç Örnek Öykü ve Bir Önsöz'u okudum.
Bu kitapta da olduğu gibi uzun bir önsöz bizi bekliyor. Neden "örnek öykü" olduğunu neden bir "nivaola" olmadığını örneklerle açıklamış. Hatta Sis'den ve Cervantes’in ünlü romanı Don Quijote'tan bahsetmiş.
Aslında Miguel bu uzun önsözle biraz kafa karıştırıyor, biraz bizi biraz da kendisini ikna etmeye çalışıyor ve sıradaki öykülere bizi hazırlıyor. Gözünüz korkmasın okuyacağınız üç öyküye değer. Öykülere gelmeden yazar önsözü de öykü yerine koyuyor. Sonuç olarak üç değil dört öykü okuyoruz.
İlki İki Anne. Raquel zengin bir dul. Hayatı boyunca dul olmuş ve belki de dul kalacak. Bir sevgilisi var: Don Juan. Raquel annelik için yanıp tutuşuyor ama bir türlü anne olamıyor. Anne olabilmek için bir çözüm buluyor. Don Juan'ın başkasıyla evlenip çocuk yapması. Hatta kiminle de evleneceğini buluyor. Annelik duygusunu son derece iyi işlenmiş bir hikaye idi.
İkincisi Lumbrıa Markisi. Markis Don Rodrigo iki kız evlada sahip. Ünvanını bırakacak kimse yok. Bir erkek torun için ölüp bitiyor. Kızlarından birinin erkek çocuğu oluyor ve Markis gözlerini dünyaya rahat kapatıyor. İşler bundan sonra daha çok karışıyor. Karmaşık olaylar, aldatmalar, hırs ve acımasızlık. Trajik bir hikaye.
Son hikâye ise Tam Bir Erkek. En sevdiğim de bu oldu. Julia'nın güzelliği dillere destan. Babası güzelliğini kullanarak para için zengin bir adama verir. Güney Amerikalı Alejandro Gómez. Alenjandro hakkında pek bir bilgi yoktur. Hepsi söylentiden ibaret. Bunlardan biri eski eşini öldürmesi. İkili evleniyor. Alenjandro'nun ben "tam bir erkek" im peşinde gitmesi. Kimse beni kandıramaz, kimse beni aldatamaz... Ama bu durum Julia'yı farklı bir psikolojiye sürüklüyor. Bu ikiliyi neler bekliyor neler.
Üç hikâyede de aile ilişkileri üzerine olmuş. Miguel trajik olayları hiciv diliyle anlatmış.
Ben keyif alarak okudum. Özellikle de üçüncüsü çok güzeldi.
Yazarın kalemiyle tanışmak isteyenler için güzel bir kitap.
Bir incelemenin sonuna daha geldik. Yakında görülmek üzere.
ALINTI
📌"Çünkü, diye sürdürdü Kont konuşmasını, sevme yetenekleri olmayan kimi erkekler vardır ama kendileri sevilsin isterler ve kendileriyle evlenen zavallı kadının koşulsuz sadakatine ve sevgisine hakları olduğuna inanırlar. Güzel bir kadını, güzelliği ile tanınmış bir kadını, yalnızca güzelliği için alan ve ehlileştirilmiş bir dişi aslanı yanlarında götürüyormuşçasına, 'Benim dişi aslanım, bana nasıl boyun eğdi, görüyor musunuz?' diyerek şişinen erkekler de vardır. Bunun için insan dişi aslanını sever mi?"
📌"Bu, kibirli fatihe karşı kölenin yüreğinde tutuşacak bir aşk gibiydi. Hayır onu satın almamıştı! Onu elde etmişti."
📌"Yüksek sesle söylenen bir sırrı saklayarak, kimse için bir bilmece olmayan bir şeyi gizleyerek, yapay görüntüleri örterek, böyle mi yaşadık biz?"
📌"Dul... dul... Her zaman duldum ben. Dul doğduğumu sanıyorum... Gerçek kocam ben doğmadan önce ölmüş..."
📌"Ben kendimin miyim? Ben, ben miyim? Niçin bedenimi ve ruhumu çaldın?"
📌"Aşkı, erkeğinin derinliklerinde, çok çok derinlerinde, yaşamın ötesinde bir şeyler arayan, ölüm tadında öfkeli bir aşktı."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder