26 Aralık 2024 Perşembe

Noel Kekinin Gizemi



AGATHA CHRISTIE

The Adventure of the Christmas Pudding
Hercule Poirot #37
Altın Kitaplar
4/5


Herkese merhaba.

Noel Kekinin Gizemi altı hikâyeden oluşuyor. 

İlk hikaye Noel Kekinin Gizemi. 
Agatha Christie için bu hikâyenin yeri ayrı. Çocukluğunda yaşadığı Noellere özlem niteliğinde. Onlara ithafen yazmış. Noel Kekinin Gizemi, Noel için toplanan kalabalık bir aile ve Hercule Poirot'un da bir nedenden dolayı orada olması ve ona yapılan minik bir şaka. Keyifli bir hikâye idi. 

İkinci hikâye Gong.
Kısa bir hikâye. Kapısı, penceresi kapalı bir oda ve silah sesi. İntihar mı, cinayet mı? İsminin gong olmasının nedeni ise, ev sahibinin kuralı ile ilgili. Birinci gondta yemek, ikinci gongta evdekilerinin masaya gelmesi ve üçüncü gongta ev sahibinin gelmesi. 
Beni pek tatmin etmeyen bir hikâyeydi. 

Üçüncü hikâye Şamar Oğlanı. 
Evde işlenen bir cinayet ve polis de dahil herkesin hem fikir olduğu bir katil. Sadece Lady Astwell farklı birinin katil olduğunu düşünüyor. Bir şey bildiğinden ya da gördüğünden değil aslında. Sadece içgüdüleri. Lady Astwell'in içgüdüleri Hercule Poirot'un kapısını çalmasına neden olur. Lady Astwell'in içgüdüleri doğru çıkacak mı?
Severek okuduğum bir hikâye oldu.
(Kısa bir not düşmek istiyorum. Çeviriden midir nedendir anlamadım. Hercule Poirot karakteri Belçikalı. Ama nedense bu hikâyede hep Fransız olarak geçmiş. Rahatsız edici) 

Dördüncü hikâye Yirmi Dört Karakuş.
Hep aynı rutini olan yaşlı bir adam... Hep aynı günlerde aynı restauranta gidip aynı yemeği yiyen bir adam. Bir gün evinde düşerek ölüyor. Tüm kanıtlar kazadır. Olayı duyan Hercule Poirot kaza olmadığından şüphelenir. Yaşlı adamın ölümü basit bir kaza mıydı yoksa sıradan bir cinayet mi?
Keyifler okuduğum kısacıcık bir hikâyeydi. 

Beşinci hikâye Düş
Hercule Poirot'a milyoner bir adamdan mektup alır. Evine davet etmektedir. Zengin adam her gece gördüğü düşten bahseder. Düşünde intihar ettiğini anlatır. Maalesef bu konuda Poirot yardımcı olamaz. Üzgün bir şekilde oradan ayrılır. Bir kaç gün sonra adam intihar eder. İntihar mı, cinayet mi? 
İlginç bir hikâyeydi. Severek okudum. 

Son hikâye ise Sarı Süsen. 
Hercule Poirot, gizemli bir telefon alır. Leylekler Şelalesi adında bir mekana çağırır. Sarı Süsenli masada olacağını çok acil bir durum olduğunu söyler. Sesi korkuludur. Poirot gider. Sonrası mı? Tabiki Poirot olduğu yerde ne olabilir? Cinayet. 
Kısa ama güzel bir hikâyeydi. 

İkinci Gong haricinde keyifle okuduğum bir Agatha Christie kitabı oldu. Yine katili bulamadım 🤭 
Hercule Poirot şölenine şahit olmak istiyorsanız mutlaka okumalısınız. 
Son olarak kitabın sonunda kekin tarifi var. Afiyet olsun. 

ALINTI
🕵"Gerekçe ve fırsat, her zaman yeterli değildir," dedi Poirot. "İnsanda suç işleyebilecek bir karakter yapısı da olması gerekir."
🕵"Ama nedense insan ağaçlara bakınca ormanı göremiyor."
👩‍🎓"Büyük para toplumda tanınma olasılığını artırabildiği gibi toplumdan uzak kalmayı da sağlayabiliyordu."
🕵"Ben inatçı bir adamım... varsayımları olan... ama bunu destekleyecek kanıtı olmayan bir adam!"
🕵"Karmakarışık, arapsaçından farksız!" dedi Bay Bonnington. "Zaten günümüzün asıl sorunu da bu. Çok fazla karmaşa. Çok fazla laf kalabalığı. Bu laf kalabalığıyla pisliğin, karmaşanın üzeri örtülmeye çalışılıyor. Aynen balığın kokmuş olduğunun anlaşılmaması için üzerine bol baharatlı sos dökmek gibi bir şey bu. Yeter ki dilbalığı filetosu düzgün olsun, lezzet için sos filan istemem."
🕵"İnsandaki öfkeli yapı bir tür emniyet ventilidir. Havlayan köpek ısırmaz."
🕵"Hiçbir gerilim yıllarca birikmiş bir gerilimden, hiçbir hınç yavaş yavaş gelişen bir hınçtan daha büyük olamaz."
🕵"Genç kızlar çok ilginç olabiliyorlar, George," dedi. "Özellikle de zeki olduklarında. Bir insandan bir şeyi yapmasını istemek ve aynı zamanda onu bunu yapmaktan alıkoymaya çalışmak gerçekten ustalık isteyen çok hassas bir işlem. İncelik gerektiriyor."


Noel Keki Tarifi
Malzemeler:
250 gr. tereyağı tuzsuz. Bunun yaklaşık 2 çay kaşığı kadarı kalıbı yağlamak için kullanılacak. 1+1/3 fincan esmer şeker 3 yumurta
3       yemek kaşığı koyu kıvamlı mısır şurubu 2/3 fincan kabartma tozu
1 tutam tuz
1/2 çay kaşığı toz tarçın
1/2 çay kaşığı hindistancevizi yeni rendelenmiş 1 tane limon suyu 1 tane portakal suyu 1 tane rendelenmiş portakal kabuğu 1 tane rendelenmiş limon kabuğu
4       bardak ekmek kırıntısı
1 + 1/3 fincan sarı kuru üzüm
1 + 1/3 fincan çekirdeksiz kuru üzüm
1 + 1/3 fincan kuşüzümü
3 fincan kurutulmuş mürdüm eriği
1/3 fincan karışık narenciye, kabuğu kıyılmış
50 gr. badem, kabuğu soyulmuş ve ince kıyılmış
1 tatlı kaşığı zencefil tozu
250 gr. un
250 gr. karışık, meyve kabuğu şekerlemesi 1 tatlı kaşığı rendelenmiş muskat 1 kadeh şarap brandy ya da rom 500 ml. Süt
Yapılışı:
Büyükçe (en az üç litre alacak şekilde olsun) ateşe dayanıklı bir kâseyi yağlayın. Kuru üzümleri, meyveleri ve bademleri içine doğrayın. Un ve baharatları birlikte eleyin. Yağı şekerle köpürtün. Yumurtaları çırpın. Bütün malzemeyi karıştırarak sıkıca kapatın, içine su doldurduğunuz bir başka tencerenin içine oturtup harlı ateşte altı-yedi saat kaynatın. Su azaldıkça ilave etmeyi unutmayın ve arada sırada karıştırın. Ayrıca kaynayan suyun, kekin içine girmemesine dikkat edin. Kâseyi sudan çıkarın, temiz, kuru bir bezle üzerini kapatın, soğuyunca buzdolabına koyun ve kullanacağınız güne kadar bekletin.
Servis yapmadan bir buçuk saat önce, pişirirken kullandığınız yöntem gibi, içi su dolu bir tencereye, kekin üzerine su gelmeyecek şekilde oturtup (üzerini yağlı kâğıt kaplayabilirsiniz) bir saat kadar kaynatın.
Küçük bir cezvede yarım fincan kadar brandy ya da romu ısıtın. Kekinizin üzerine yayın.

23 Aralık 2024 Pazartesi

Noel'de Aşk Başkadır

 


CLAIRE KINGSLEY

How the Grump Saved Christmas
Olimpos Yayınları
336 Syf
4/5


Herkese merhaba 🙋

🎄🎄🎄🎄🎄🎄

“Geçmiş daima insanı yakalar. Ondan kaçıp saklanamazsın.”
🎄🎄🎄🎄🎄🎄


Çalışkan Isabelle Cook, Tilikum’daki Noel Köyü’ne ev sahipliği yapan aile çiftliğinde yaşamakta. Noel Köyü için çok çalışmasına rağmen çiftliğin geleceği pek parlak değil. İflastan kurtarmak için çözüm bulması gerekiyor. Bu arada ısrarla bir şirket çiftliği satın almak istiyor. Her seferinde reddetmesine rağmen şimdi de karşısına yıllardır görmediği eski nişanlısı Elias Stoneheart çıkıyor.
🎄🎄🎄🎄🎄
Elias Stoneheart, soyadını hakkını veren, hayatına iş ve paradan başka bir şeye yer vermeyen cimri bir adam. Terfi almak istiyor. Bu da Cookların çiftliğinden geçiyor. Rakibi bu işi bir türlü çözemedi. Elinden işi alır ve inatçı Isabelle'yi ikna etmek için yıllar sonra terk ettiği Tilikum'a döner. İşi hiç kolay değil. Hem Isabelle'yi ikna etmek hem de geçmişle yüzleşmesi açısından.
🎄🎄🎄🎄🎄
Noel yaklaşmakta. Çiftlikte çalışmalar hız kesmeden devam ediyor. Ayrıca borçlar kapıda. Belki de bu son Noel olacak. Isabelle bununla yüzleşmek istemiyor. Bu arada bizim kalbi buz tutmuş, cimri adamımız Elias, Noel'den nefret etmekte. Öyle böyle nefret değil. Anlatılmaz okunur :P Tabii bunun sebebi kitap ilerledikçe öğreniyoruz.
🎄🎄🎄🎄🎄
İkilinin buluşması geçmişin kapılarını açılmasına neden oluyor. Her ne kadar birbirlerini unuttuk deselerde kalplerinin bir köşesinde geçmiş duruyor. Elias'ın bile.
Bir yandan ikilinin mücadelesini okurken diğer yandan hem Noel sevincini hem de diğer tatlı çiftlerimizi okuyoruz. Alice ve Cole, Levi ve Annika (Bailey Kardeşler Serisi'nin son kitabında. Henüz serinin ilk kitabı bizde basılmış) gibi. Ayrıca Alice'ın kızı Maddie'ye bayıldım. En sevdiğim çocuk karakterlerden oldu. 
🎄🎄🎄🎄🎄
Elias'ın Noel takıntısı ve cimriliği fazla abartılı olmuş. Beni biraz sıktı. Onun dışında Elias'ın buzdan olan kalbinin yavaş yavaş erdiğini görmek güzeldi. 
Bunun dışında kapak tasarımını çok beğendim. Bazı bölüm sonları havada kalmış. Ne olduğu belli değil.
🎄🎄🎄🎄🎄

Eksikleri olan sıcak bir Noel kitabıydı. Keyifli bir okuma için güzel bir seçim olabiliri.

Bir başka hikayede görüşmek dileğiyle ❤

🎄🎄🎄🎄🎄

ALINTI

🎄"Geçmişi değiştiremezsiniz ama geleceğinizi şekillendirebilirsiniz."
"Şimdiki zaman bir armağandır," dedi babam. Elini annemin omuzuna koymak için yanına geldi. "İşler yolunda gitmediğinde bile."
Annem elini tutup ona gülümsedi. "Hep bir armağandır."
🎄"Çok uzun zaman hislerimi dondurmaya çalışmıştım; acıyı, utancı, hayal kırıklığını. Kalbimin etrafındaki buzlar hepsinin üzerini örtmüştü ama sevgiyi dışarıda bırakmıştı. Geride kalan boşluğu hırs ve
açgözlülükle doldurmaya çalışmak beni neredeyse felakete sürükleyecekti. Sonunda beni öldürebilirdi.
Ama Isabelle’in sevgisi ve küstahlığı sayesinde kurtuldum. En büyük Noel mucizesi buydu işte."
🎄"Mucize, gittiğim yoldan dönmüş olmamdı; hiçbir yere varmayacak boş bir hayattan kurtulmuştum."
🎄"O nu istiyordum. Her şeyiyle.
Bu da gerçekten de bir Noel mucizesine ihtiyacım olduğu anlamına geliyordu. Sadece çiftliği kurtarmak için değil, kalbimi kurtarmak için de."
🎄"Karşı konulmaz biriydi. Ve tehlikeli. Karlı bir kış gününde sıcacık bir ateş gibi olmasını çok istesem de kolaylıkla kontrolden çıkıp kalbimi cayır cayır yakabilirdi."
🎄"Neden onu her gördüğümde içimde
yükselen öfkeye midemde uçuşan kelebekler eşlik ediyor diye merak ediyorum.”
“Kelebekler ve yakıcı öfke güçlü bir kombinasyondur,” dedi Annika.
🎄"Cookların çiftliği amaca giden yolda bir araçtı. İstediğimi elde etmek için bir basamak.
Ama bana öyle baktığında...
Neden kafam bu kadar karışıyordu?
Soğukkanlı kararlılık kolaydı. Tanıdıktı. Onu kuşandım, yumuşama isteğine karşı zırhlara büründüm. Onun açıklanamaz
çekiminin sıcaklığıyla yumuşamamak için."
🎄“Çocuklar benden hoşlanmaz.”
“Kimse senden hoşlanmıyor ama görünüşe bakılırsa kızım kalıpları kıran biri olmak istiyor.”
🎄"Sınırlar bulanıklaşıyordu ve ben bu konuda ne hissedeceğimi bilemiyordum. Bir an için soğuk dış görünüşün ardındaki adamı görmüştüm. Hatırladığım adamı.
Bir zamanlar sevdiğim adamı.
Hâlâ oradaydı. Sadece dışarı çıkıp çıkmayacağını bilmiyordum. Ya da çıkarsa ne yapacağımı."
🎄"Aklıma Harvey Johnston’ın söyledikleri geldi. 'Geçmiş her zaman yakalar.
Ondan saklanamazsın.'
Elbette, sincapların organize olduğunu da söylemişti. Belki de söylediği her şeyi göz ardı etmeliydim.
Ama yapamadım. Geçmişimin büyük bir kısmı buradaydı ve her ne kadar yüzleşmek istemesem de bir şey beni ilerlemeye zorluyordu."
🎄“Geçmiş daima insanı yakalar. Ondan kaçıp saklanamazsın.”
🎄“Senin için önemsiz olabilir ama onun çiftlik hakkındaki hisleri, satmama inadının en büyük nedeni.
Bunu göz ardı edem ezsin.”
“Peki o hâlde onun duygularını nasıl aşabilirim?”
“Belki de duygularını aşmaya çalışmamalısın. Belki de o duygulara oynamalısın.”
Bu konuşma beni Noel süslerinden daha fazla rahatsız etti.
“Bunu nasıl yapabilirim ki?”
“Genel duygu eksikliğini göz önüne alırsak, pek şansın olmayabilir.”
🎄"Bu ses. Bir m iktar nane katılarak eritilmiş bitter çikolata gibiydi.
Ve evet, bir ses insana yemek gibi gelebilirdi."
🎄"Birden içim ürperdi. Ayık Demi Simpson normal bir orta yaşlı kadındı. Sarhoş Demi Simpson ise avına kilitlenen erkek avcısıydı. İhtiyacım olan son şey memelerini yüzüme bastırmaya kalkışmasıydı.
Yine. Bir ürperti daha."

18 Aralık 2024 Çarşamba

Üç Anahtar




RHYS BOWEN

The Venice Sketchbook
Arkadya Kitap
504 Syf
4/5

Herkese merhaba. 

Geçmiş ve günümüz anlatımlı kitapları okumayı seviyorum. Üç Anahtar da öyle bir kitaptı. Bu tarz kitapları okumayı özlemişim. 

Caroline, eşi tarafından terk edilmiş, oğlu da geçici olarak babasının yanında Amerika'da. Bunlarla yüzleşmeye çalşırken büyük teyzesi Juliet ölür ve ölürken bir kaç kelime fısıldar. Onlardan biri de Venedik'tir. Ayrıca tüm mirası ona kalmıştır. İçlerinde bir mücevher kutusu, kutunun içinde de üç anahtar, bir dizi boncuk, eski moda bir yüzük. Ve bir tane de eskiz defteri. 
Caroline teyzesine karşı son görevini yerine getirmeye karar verir. Teyzesinin külleriyle Venedik'e doğru yola çıkar. Venedik'e girmesiyle 60 yıllık sırlar tek tek ortaya çıkar. 

Juliet, ilk Venedik'e 1928 yılında 18 yaş doğum günü için teyzesiyle gelir. İkinci kez bir yıl sonra öğrencileri geziye getiren bir öğretmen olarak adım atar. 
Aşık olduğu adamı unutamamıştır. Birliktelikleri imkansız olsada ondan uzak kalamaz. Bir yanda da savaş patlak vermek üzeredir. İtalya her an savaşa müdahil olabilir. Ne kadar süre Venedik'te kalabilecek? Tekrardan eve dönebilecek mi? Sevdiği adamdan vazgeçebilecek mi? 
Juliet savaş ve imkansız aşkı arasında kalmış ve bu durumla mücadele ederken, Caroline ise her bir anahtarda teyzesinin bir sırrını öğreniyor. Ayrıca kendi ile yüzleşiyor ve yeni kararlar alıyor. 

Aslında hikâye beklenildiği gibi ilerliyor. Tesadüfler tahmin edilebilir. Hatta bu tesadüfler fazla tesadüf de bulunabilir. Ama yazarın anlatımı bunları örtbas ediyor. Heyecan ve merakla okuyorsunuz. 
Venedik tasvirleri turistlik bir gezi tadındaydı. Savaş döneminde öyle miydi ya da İtalya'nın Yahudilere karşı tavırları böyle miydi tartışılır ama ben tasvirlerini beğendim. Orada geziyormuş gibi hissettim. Benim için Venedik de hikâyedeki ana karakterlerden biriydi. 

Benim için duygu yetersizdi. Sadece bir sahnede o duyguyu hissedebildim. Ve beni o sahne çok etkiledi. 

Bazı eksikler olmasına rağmen sürükleyici bir hikâye idi. 


ALINTI

🔑"Kontesle yaşadığım deneyim tümüyle gerçeküstüydü ve yağmur gerçek hayatın zor olduğunu ve insanın canını yaptığını hatırlatıyordu."
🔑"Buraya dönmekle hata mı ettim? diye sordum kendime. Geçmişi toz pembe mi görüyorum? Burası hep pis ve kötü kokuluydu da ben mi hiç fark etmedim?"
🔑"Deneyim insanın yaşamla uzlaşmasını aklıyla ve kalbiyle bir olmasını sağlar. Ve çoğu insan bir şekilde acı çekiyor."
🔑"Muhtemelen umut dolu hayatlarınızla siz parlak gençleri görmeyi içeriyordur."
🔑" Birkaç kez buluştuk ve bunlar benim için harika ve romantikti ama gerçek hayat değildi. Sadece güzel bir rüyaydı. Ne sen beni gerçekten tanıyorsun ne de ben seni. Belki de tamamıyla berbat biriyimdir."
🔑"Günlüğümü açtım ve her şeyi yazmaya çalıştım. Duygularım hariç her şeyi. Kırık bir kalbi bir kağıt parçasına nasıl dökebilirsin ki?"




16 Aralık 2024 Pazartesi

Üç Örnek Öykü ve Bir Önsöz





MIGUEL DE UNAMUNO

The Novelas Ejemplares Un Prólogo
İş Bankası Kültür Yayınları
124 Syf
4/5

Herkse merhaba 🙋

Sis kitabı ile tanıdığım İspanyol yazar Miguel de Unamuno'nun bu sefer öykü kitabı Üç Örnek Öykü ve Bir Önsöz'u okudum. 

Bu kitapta da olduğu gibi uzun bir önsöz bizi bekliyor. Neden "örnek öykü" olduğunu neden bir "nivaola" olmadığını örneklerle açıklamış. Hatta Sis'den ve Cervantes’in ünlü romanı Don Quijote'tan bahsetmiş.
Aslında Miguel bu uzun önsözle biraz kafa karıştırıyor, biraz bizi biraz da kendisini ikna etmeye çalışıyor ve sıradaki öykülere bizi hazırlıyor. Gözünüz korkmasın okuyacağınız üç öyküye değer. Öykülere gelmeden yazar önsözü de öykü yerine koyuyor. Sonuç olarak üç değil dört öykü okuyoruz.

İlki İki Anne. Raquel zengin bir dul. Hayatı boyunca dul olmuş ve belki de dul kalacak. Bir sevgilisi var: Don Juan. Raquel annelik için yanıp tutuşuyor ama bir türlü anne olamıyor. Anne olabilmek için bir çözüm buluyor. Don Juan'ın başkasıyla evlenip çocuk yapması. Hatta kiminle de evleneceğini buluyor. Annelik duygusunu son derece iyi işlenmiş bir hikaye idi.

İkincisi Lumbrıa Markisi. Markis Don Rodrigo iki kız evlada sahip. Ünvanını bırakacak kimse yok. Bir erkek torun için ölüp bitiyor. Kızlarından birinin erkek çocuğu oluyor ve Markis gözlerini dünyaya rahat kapatıyor. İşler bundan sonra daha çok karışıyor. Karmaşık olaylar, aldatmalar, hırs ve acımasızlık. Trajik bir hikaye.

Son hikâye ise Tam Bir Erkek. En sevdiğim de bu oldu. Julia'nın güzelliği dillere destan. Babası güzelliğini kullanarak para için zengin bir adama verir. Güney Amerikalı Alejandro Gómez. Alenjandro hakkında pek bir bilgi yoktur. Hepsi söylentiden ibaret. Bunlardan biri eski eşini öldürmesi. İkili evleniyor. Alenjandro'nun ben "tam bir erkek" im peşinde gitmesi. Kimse beni kandıramaz, kimse beni aldatamaz... Ama bu durum Julia'yı farklı bir psikolojiye sürüklüyor. Bu ikiliyi neler bekliyor neler.

Üç hikâyede de aile ilişkileri üzerine olmuş. Miguel trajik olayları hiciv diliyle anlatmış.
Ben keyif alarak okudum. Özellikle de üçüncüsü çok güzeldi.
Yazarın kalemiyle tanışmak isteyenler için güzel bir kitap.

Bir incelemenin sonuna daha geldik. Yakında görülmek üzere.

ALINTI

📌"Çünkü, diye sürdürdü Kont konuşmasını, sevme yetenekleri olmayan kimi erkekler vardır ama kendileri sevilsin isterler ve kendileriyle evlenen zavallı kadının koşulsuz sadakatine ve sevgisine hakları olduğuna inanırlar. Güzel bir kadını, güzelliği ile tanınmış bir kadını, yalnızca güzelliği için alan ve ehlileştirilmiş bir dişi aslanı yanlarında götürüyormuşçasına, 'Benim dişi aslanım, bana nasıl boyun eğdi, görüyor musunuz?' diyerek şişinen erkekler de vardır. Bunun için insan dişi aslanını sever mi?"
📌"Bu, kibirli fatihe karşı kölenin yüreğinde tutuşacak bir aşk gibiydi. Hayır onu satın almamıştı! Onu elde etmişti."
📌"Yüksek sesle söylenen bir sırrı saklayarak, kimse için bir bilmece olmayan bir şeyi gizleyerek, yapay görüntüleri örterek, böyle mi yaşadık biz?"
📌"Dul... dul... Her zaman duldum ben. Dul doğduğumu sanıyorum... Gerçek kocam ben doğmadan önce ölmüş..."
📌"Ben kendimin miyim? Ben, ben miyim? Niçin bedenimi ve ruhumu çaldın?"
📌"Aşkı, erkeğinin derinliklerinde, çok çok derinlerinde, yaşamın ötesinde bir şeyler arayan, ölüm tadında öfkeli bir aşktı."


11 Aralık 2024 Çarşamba

Ay Düşerken




NADİA HASHİMİ

When The Moon Is Low
Arkadya Kitap
520 Syf
4/5

"Kaderim doğdum gün kanla mühürlenmiş. Bu sapkın dünyaya girmek için mücadele ederken annem gerçek bir kız evlat olma şansımı da yanına alarak bundan vazgeçti. Ebeler kordonu kesti ve annemi bana karşı herhangi bir yükümlülükten kurtardı. Benimki pembeleşirken onun bedeni soldu. Ben ağlamayı öğremdiğimde nefesi kesildi."

Fereiba'nın dediği gibi onun kaderi doğduğu gün başlar. Annesi doğum sırasında ölür ve Fereiba üvey anne elinde büyür. Küçük yaşlarda öğrenir her şeyi tırnaklarıyla kazıyarak elde etmeyi. 13 yaşında okula gitmeyi başarır. Okumayı çok sever. Onun için bir kaçış olmuştur meyve bahçesinde okumak.
Mahmood ile evlenir. Evlenmeleri de ayrı bir hikâye aslında. Ama mutludur Fereiba. Öğretmen olmuştur ve iki tane de çocuğu. Taliban'ın Afganistan'ı ele geçirmesiyle mutluluğu yarım kalır.
Gelecekleri için kaygılanırken üçüncüye de hamile kalır. Ve en kötüsü Mahmood yönetim tarafından öldürülür.
Mahmood'un ölmesiyle işler daha kötüye gider. Afganistan'ın gölgesinde yapayalnız üç çocuklu bir kadın.
Gelecekleri için çok büyük bir karar alır. İngiltere'ye kız kardeşinin yanına gitmek. Yolculuk uzun. İran, Türkiye, Yunanistan, İtalya, Fransa ve son durak İngiltere.

Yunanistan'da, erken büyümek zorunda kalan oğlu Saleem ile yolları ayrılır. (Bu arada Türkiye'de Saleem de kendi hikâyesini anlatmaya başlıyor. Bir taraftan Saleem diğer taraftan Fereiba anlatıyor.)
Saleem için ayrı bir yolculuk Fereiba için ayrı. Anne oğul bir araya gelebilecek mi? İngiltere'ye sağ sağlim ulaşabilecekler mi?

Öncelikle karakterler ilgi çekici ve yürek parçalayacıydı. Fereiba'nın çocuklarına olan sevgisi, ülkesinden kaçmak zorunda kalan bir ailenin duyguları, ergenlik çağındaki bir çocuğun savunmasızlığı, annelerinden umut beslenen çocuklar... Yazar o kadar güzel anlatmış ki tüm duyguları, tüm yaşananları sanki yaşıyorsunuz.
Ayrıca Fereiba ve Saleem'in hikâyesine ortak olurken bir yandanTaliban'ın yaptığı işgenceleri, insan kaçakçılarının acımasızlığını, mülteci kamplarının zorluklarını ve ülkelerin göçmenlere bakış açılarını öğreniyoruz.

Yazarın kalemiyle tanışma kitabım Ay Düşerken ve anlatımını çok beğendim. Devamı da gelecek inşallah.
Duygu yüklü bir hikâye idi. Sadece sonunu pek beğenmedim. Beklediğim gibi olmadı.

Bugün yayınlayabilirsem iki inceleme girmiş olacağım. Dün bitirdim iki kitabı da. Unutmadan hemen yazmak istedim.

Dipnot: Yazar böyle bir hikayeyi bu kadar iyi yazmasının nedeni kendisinin de Afgan olması. Şuan Amerika'da yaşayan bir çocuk doktoru.

ALINTI

📌"Zehir yesen de sen şeker yedim say."
📌"Görünmez değilsin. Gözlerimi kapattığımda seni görebiliyorum. Yalnız olsam da sesini duruyorum. Her şey olabilirsin ama görünmez asla."
📌"Karanlıkta, ayağının altındaki topraktan başka hiçbir şey görmediğinde, parmakların geceden başka bir şeye dokunmadığında bil ki yalnız değilsin. Ay ışığı su yüzeyini aydınlattığı sürece seninle kalacağım."
📌"Canavar yıllar içinde şekil ve renk değiştirmişti ama her daim arkasındaydı."
📌"Kinler ölmez, insanlar ölür."
📌"Biz yorgun bir gruptuk, bazen birbirimize gülümseyemeyecek kadar yorgunduk."
📌"Bir anne, sezgilerini görmezden gelmekten daha büyük bir günah işleyebilir mi?"
📌"Saleemjan, her sabah uyandığında böyle bir dünyanın etrafını sardığını görmenden dolayı çok üzgünüm. Gördüğün Kabil, Afganistan bu olduğu için çok üzgünüm. Keşke tepende roketler uçarken ilk adımlarını atmayı öğrenmeseydin. Burası bir çocuğa göre bir yer değil ama bu nedenle adım atman senin için çok daha önemli. Bu durumu düzeltmenin bir yolunu bulmalısın... asil bir hasat biçmek için."
📌"Bir Afgan için gururu yutmak, bir torba çiviyi yutmaktan daha zordu."
📌" Kader sonunda her şey düzeltecek, ancak iş bittikten, gözyaşları döküldükten ve uykusuz geceleri katlanıldıktan sonra."
📌" Bu odadan vazgeçmek çok şeyden vazgeçmek demekti. Ama kalmak... kalmak, yavaşça tükenmeyi ve umdukları yarına ulaşmak için gerekecek tüm gücü tüketmeyi seçmek demektir."




Bir Arzunun Güncesi




PAULA QUINN

Seduced by a Highlander
Children of the Mist #2
Epsilon Yayınları
3/5


Herkese merhaba. 
Bu ayın ve yılın son historical romansı olan Bir Arzunun Güncesi ile geldim. Children of the Mist Serisi'nin ikinci kitabı. Yine eksik bir seri. Bu belirtmeden geçmek olmazdı. 

MacGregorlarla ilk kitap olan Aşk ve Cesaret'teki Rob ile Davina ile tanışmıştık. Tristan'ı ilk kitapta az çok görmüştük ve ben pek sevmemiştim açıkçası 🤭

Tristan MacGregor, tam bir Hingland savaşçısı olduğu söyleyemeyiz. Pek onlar gibi kaba değil. Şövalye ruhlu bizim Tristan. Ağzı iyi laf yapıyor. Yakışıklı ve aynı zamanda çapkın. İskoçlar gibi giyinmeyi tercih etmiyor. İngiliz tarzını benimsemiş. Dayısı Robert tarafından büyütülüyor ve dayısı bir Ferguson tarafından öldürülüyor. Karşılık olarak Hinglandler de Ferguson reisini öldürüyor. İki aile arasında düşmanlık da böyle başlıyor. 

Isobel Ferguson, babası Laird MacGregor tarafından öldürüldükten sonra kardeşlerini tek başına büyütüyor. Zorlu bir mücadele. Ve mücadelesi devam etmekte. Ayrıca babasının katledildiğine şahit olan Isobel, MacGregorlardan nefret ediyor (doğal olarak) 

Bu ikili Londra'da kralın taç giyme töreninde karşılaşır. İlk görüşte birbirinden etkilenirler. Tristan, sohbet arasında Isobel'in düşman aileden olduğunu öğrenir. Daha sonra da Isobel. 

Düşman aileden olmaları aralarındaki çekime ne kadar süre engel olabilecek? İlk adım Tristan'dan olur. Daha sonrası mı? Onu da okumanız gerekiyor. 

Öncelikle Isobel'in ailesini Tristan'ın ailesinden daha çok sevdim. Daha sıcak geldiler bana. Ve daha adil. 
Tristan'ı ilk kitapta sevmediğimden bahsetmiştim. Bu kitapta tanıyınca sevdim kendilerini. Mücadelesi, yaptıkları takdire şayandı. Isobel'i de sevdim. Onun da yaşadıkları kolay değildi. Ve ailesine bağlılığı, ilişkisi çok güzeldi. 

Basit bir konu: İki düşman aile. Ama yazar bunu güzel ilerletmiş. Sadece beni rahatsız eden romantizm yavaş ilerlemesi. Sıkılıyorum böyle durumlarda. Ayrıca tutkuyu yeterince hissedemedim. Sonuçta İskoçlardan bahsediyoruz. 

Edisyon, çeviri kötüydü. Kim konuşuyor, kim ne diyor karışmış durumda. Bunlar olmasaydı kitabı daha çok sevebilirdim. O yüzden benim için ortalama bir okuma oldu. 

Bir başka hikâyede görüşmek dileğiyle. Kitapla kalın. 

Children of the Mist Serisi

1) Aşk ve Cesaret
2) Bir Arzunun Güncesi
3) Tamed by a Hilglander
4) Conquered by a Hilglander
4,5) A Hilglander for Christmas

ALINTI

📌"Sen bir alevsin Isobel," dedi, bakışlarını kıza çekerek. "Alev, bir avuç közden daha çekicidir."
Ah, tehlike arayışına girmesine gerek yoktu, diye düşündü Isobel, nefes alışlarını yavaşlatarak. Çünkü o, tehlikenin ta kendisiydi. Yüce Tanrım, lütfen aptal bir aşık gibi iç çekmesine engel ol."
📌"Aslında," diye itiraf etti. "İddia ettiğin kişi değilim. Ama üzerinde uğraşıyorum. Bu arada istediğine inanabilirsin. Ama bu tür varsayımları kendine saklamanı isteyeceğim, yoksa namım büyük darbe alacaktır."
📌"... sadece büyüleyici değil, aynı zamanda akıllısın da."
📌"Ah, gülümsemesi... Sahip olduğu öldürücü bir silahtı."
📌"Gerçeği biraz balla tatlandırmak onun her zaman alıcı cazibesinin bir parçasıydı. Isobel kazanılmak istemiyordu. Ona güvenmek, sonrasında da büyüleyici gülümsemesinin ardında gizlenen acımasız kalbe kurban düşmek istemiyordu. Bu hata ona çok pahalıya mal olurdu."
📌"Gerçeği biraz balla tatlandırmak onun her zaman alıcı cazibesinin bir parçasıydı. Isobel kazanılmak istemiyordu. Ona güvenmek, sonrasında da büyüleyici gülümsemesinin ardında gizlenen acımasız kalbe kurban düşmek istemiyordu. Bu hata ona çok pahalıya mal olurdu."



4 Aralık 2024 Çarşamba

Günahkâr





TESS GERRITSEN

Sinner
Rizzoli & Isles Serisi #3
Doğan Kitap
368 Syf
4/5

Herkese merhaba 🙋
Bana polisiye okumayı sevdiren, hatta en sevdiğim tür olmasına neden olan en sevdiğim yazarlardan olan Tess Gerritsen'in Rizzoli & Isles Serisi'nin üçüncü kitabı Günahkâr ile geldim. 
Seriyi tekrardan okumaya başlayı 3, 4 sene olmuştur. Ama bir türlü üçüncü kitabı okumaya fırsatım olmamıştı. Çoğu ayrıntıyı unutmuşum. Okudukça hatırladım. 

Graystones Manastırı dış dünyaya kapalı olmasına rağmen korkunç bir olay yaşanır. İki rahibe vahşice saldıraya uğrar. Genç olan feci şekilde ölür. Diğeri ise yoğun bakımda. 

Adli tabip Maura Isles' in yaptığı otopside büyük bir sürprizle karşılaşır. 
Ayrıca soruşturmanın gidişatını değiştirecek bir başka cinayet daha işlenir. Yüzünün derisi, iki eli ve iki ayağı alınmış bir kadın cesedi. Katil kimliği belirlenmesi in elinden geleni yapmıştır. 

Dedektif Rizzoli ve Dr Isles'ın işi çok zor. Kimliği belirlenemeyen bir ceset, tek görgü tanığının yoğun bakımda olması, donmuş havuzda çıkarılan bebek cesedi... Ve taa Hindistan'ın küçük bir köyüne uzanan olaylar silsilesi... Nasıl bağlantısı var? Katil ya da katiller kim? 
Ayrıca bu kitapta Rizzoli ile Isles'ı daha yakından tanıyoruz. Özel hayatlarına misafir oluyoruz. İkisi de hayatı ile ilgili önemli kararlar almak durumunda. 

Cerrah ve Çırak kadar olmasada heyecanlı bir kitaptı. Elimden bırakamadım. İlk defa okuyormuş gibi merakla okudum.
Mutlaka okunması gereken bir seri. 

ALINTI

🕵‍♀️"Sizin yaptığınız işi sevebileceğimi hiç sanmıyorum Dr. Isles."
"Bazen yaptığım işin farkında bile olmuyorum. Umurumda bile olmuyor." "Peki o zaman neden bu branşı seçtiniz? Neden ölüleri yaşayanlardan daha üstün tuttunuz?" "Çünkü onları ilgiye değer buluyorum. Eğer konuşabilselerdi kesinlikle bize ölüm nedenlerini sormak isterlerdi çünkü."
🕵‍♀️"Ölünün atıldığı yerin kendine özgü bir gücü vardır. Cesedin kaldırılmasından çok uzun zaman geçse bile o yerde hâlâ vuku bulmuş olayların hatırası tüter buram buram. Çığlık yankıları, gittikçe kaybolmaya
başlayan korkunun kokusu.
Ve bu yer cehenneme şöyle bir göz atmaktan kendini alıkoyamayan
canlıları kendi anaforunun içine çeker."
🕵‍♀️"Eğer bir kadının yüzünü soyup alıyorsanız bu sadece
bir hatıra olsun diye değildir. Bu onun özüne tecavüz etmektir. Ruhunu çekip
almaktır."
🕵‍♀️"Herkes için cinsellik yaşamamaya yemin etmiş, duvarların arkasında
münzevi bir yaşam süren bu rahibelerin hayatı büyük bir merak konusudur.
Herkes onları bu yaşama iten nedenleri merak eder. Onları bu meraka iten
iffettir. Bütün arzuların en kuvvetlisine arkasını dönen, doğanın yerine getirmemizi istedikleri şeyleri yapmamak için kendisini terbiye eden bu
kızların nasıl insanlar olduklarını öğrenmek isterler. Saflıkları ve iffetleridir
insanların meraklarını gıdıklayan."
🕵‍♀️"Ölüler çok uslu olurlardı. Asla şikâyet
etmezler, gözdağı vermezler ve asla tatlı sözle kandırmaya çalışmazlardı."

Rizzoli & Isles Serisi

1) Cerrah
2) Çırak
3) Günahkâr
4) İkiz Bedenler
5) Siliniş (Rehine) 
6) Mefisto Kulübü
7) Ruh Koleksiyoncusu
8) Buz Gibi Soğuk
9) Sessiz Kız
9,5) İsimsiz Ceset
10) Sona Kalan
11) Diriliş
12) Bir Sırrım Var
13) Dinle Beni

Dipnot: Seri ilk Martı Yayınları'ndan basıldı. Şuan yazarın kitapları Doğan Kitap'tan basılmaktadır. 



Tweet Savaşları

EMMA LORD Tweet Cute Epsilon Yayınları 327 Syf 4/5 Herkese merhaba. Ayın ikinci kitabı Tweet Savaşları oldu. "Çılgın aromalı milkshake...