23 Ekim 2025 Perşembe

Sherlock Holmes (7 Hikâye)


SHERLOCK HOLMES

Herkese merhaba. 
Bu ay Sherlock Holmes'un analitik akıl yürütmedeki hünerlerini sergilediği yedi hikâye okudum. Hepsi biribirinden güzel ve heyecanlıydı. Wisteria Köşkü, Kızıl Çember, Holmes'un bile afalladığı Bruce Partington Planları, Kara Dedektif Ölüm Döşeğinde ve Şeytan Ayağı en çok beğendiğim hikâyeler oldu. 
Neler mi okudum? Tek tek bir göz atalım. 

WISTERIA KÖŞKÜ
Sherlock Holmes, Scott Eccles isminde birinden bir telgraf alır. Telgrafta "son derece groteks bir olay yaşadığından bahseder." Telgraftan kısa bir süre sonra da kendi gelir. Tam yaşadığı olayı anlatacağı sırada Scotland Yard'dan Gregson ile Surrey Karakolu müfettişlerinden Baynes gelir. Wisteria Köşkü'nde oturan Bay Aloysius Garcia'nın ölümünden dolayı Bay Eccles'in ifadesini almak isterler. Çünkü en son Garcia'yı görev odur. 
Bay Eccles'in geliş sebebi de Garcia ile ilgilidir aslında. Bir gece önce Wisteria Köşkü'nde kalır. Sabah kalktığında ne Bay Garcia ne de hizmetçileri köşkte yoktur. Bu durumu tuhaf bulur ve ufak tefek araştırna yaparak Holmes'a danışmaya gelir. 

Wisteria Köşkü favori hikayelerden biri oldu. Çok beğendim. İki ayrı kıtayı bir araya getiren ilginç bir hikâye idi. 

Alıntı
"Kabul edecek misin?"
"Sevgili Watson, Albay Carruthers'i kodese tıktığımızdan beri can sıkıntısından patladığımı görmüyor musun? Benim beynim hızla çalışan bir makine gibi ve yapması gerektiği işi yapamayınca kendi kendini bitiriyor. Hayat sıradan, gazeteler yavan mı yavan... Cesareti ve romantizm suç dünyasını tamamen terk etmiş gibi. Bu durumda eften püften de olsa yeni bir problemi ele almak ister misin diye nasıl sorarsın bana!"

KARTON KUTU
Bunaltıcı bir Ağustos ayında gazetede korkunç paket adında bir haber çıkar. Croydon, Cross Sokağı'nda yalnız yaşayan Bayan Cushing'e bir kutu gelir. Kutu ilk başta eşek şakası gibi görünsede işi  aslı öyle değildir. Kutunu içinde ham tuzun altında iki tane insan kulağı vardır. Ayrıca bu olayla ilgili Holmes, Lestrade'den yardım mesajı gelir. 
Holmes ile Watson olayı çözmek için Croydon'a gider. Holmes kutuyu görür ve sonra Bayan Cushing ile konuştuktan kısa bir süre sonra olayı çözer. 
Yine bizi beklenmedik bir son bekliyor. Güzeldi. 

KIZIL ÇEMBER
Bu sefer Holmes'un kapısını Bayan Warren çalar. Tuhaf kiracısından bahseder. Kiracıyı sadece ilk geldiği gün görmüşlerdir. Rahatsız edilmek istemediğini söyleyen kiracı, ihtiyaçları için kapıya not bırakır, ev sahibi de ihtiyaçlarını kapının önüne bırakırlar. Bir gün Bayan Warren kocası kapının önünden alınıp birileri tarafından hırpalanır. Bu durumu yeni kiracı ile bağdaştıran ev sahibi Holmes'dan yardım ister. 
Gerçekten bu da ilginç bir vakaydı. Hiç beklemediğim bir sondu. Favorilerimin arasına girdi. 

BRUCE PARTINGON PLANLARI
Holmes'un ağabeyi Mycroft sınırları dışına çıkmayan biri. Ama o gün Sherlock ondan bir mesaj alır. Cadogan West konusuyla ilgili onunla konuşmaya gelecektir. West, bir kaç gün önce metroda ölü bulunan Woolwich Cephaneliği'nde bir mühendis. Ölen gencin yanında önemli belgeler vardır. Gizlilikle yürütülen denizaltının planları. Planların en önemli üç kağıdı kayıptır. Hükümet ayaklanmış durumda. Bu olay hemen çözülüp kaybolan planların bulunması gerekiyor. 
Mycroft'u tekrardan görmek güzeldi. Aynı şeyi yazıp duruyorum ama bu vaka da beklenmedik bir son vardı. Çok beğendim. 

Alıntı
"Vay vay, daha neler göreceğiz bakalım," dedi. "Ağabeyim Mycroft gelecekmiş."
"Neden olmasın?"
"Neden olmasın mı? Kırda bir patikadan aşağı inen tren görmek gibi bir şey bu. Mycroft'un hattı bellidir ve sadece onun üzerinde gidip gelir."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Holmes, şaşkınlıkla ıslık öttürdü. 
"Bu sefer tam anlamıyla afalladığımı yazabilirsin Watson," dedi. "Beklediğim kuş bu değildi."

KARA DEDEKTİF ÖLÜM DÖŞEĞİNDE (D edektif Ölüm Döşeğinde) 
Sherlock Holmes'un ev sahibesi Bayan Hudson, Dr Watson'un kapısını çalar. Holmes ölmek üzeredir. Watson hemen onun yanına gider. Holmes gerçekten çok kötü görünmektedir. Doğu hastalıklarından olan hummaya yakalanmıştır. Tedaviyi sadece ziraatçi olan Bay Culverton Smith yapabilir. Watson hemen onun çapırmaya gider ve hiç beklenmedik bir olayla karşı karşıya kalır. 
Holmes'un bizi şaşırttığı, ilginç ve kısacıcık bir hikâye idi. 

LADY FRANCES CARFEX'IN KAYBOLUŞU
Uzun uzun anlatabileceğimiz bir vaka değil. Leydi Farnces'in kaybolması ile ilgili. Ölü mü diri mi? Belli değil. 
Yine beklenmedik bir son. 

ŞEYTAN AYAĞI
Watson bir gün Sherlock Holmes'dan bir telgraf alır. Telgrafta "Cornish Dehşeti'ni kağıda dökmeye ne dersin?" yazmaktadır. 
Holmes'un sağlığı için Cornish Yarımadası'na giderler. Ve orada akıl almaz bir olayın ortasında bulurlar kendilerini. 
Bay Tregennis, akşam on buçuk gibi kağıt oynadığı kardeşlerinin yanından ayrılır. Erken saatte yürüyüşe çıkar ve Dr. Richards ile karşılaşır. Doktorun Tredannick Wartha'ya gittiğini öğrenir. Onunla hemen eve gider. Korkunç bir manzara ile karşılaşırlar. Mumlar dibine kadar yanıp bitmiş, iki erkek kardeş oyun masasında bıraktığı yerdeymiş, kız kardeşleri ise sandaleyde ölmüştür. İki erkek kardeş deli gibi kahkaha atıp şarkı söylüyorlarmış. Yüzleri de korkuyla çarpılmış, tanınmaz hale gelmiştir. Daha sonra Mortimer Tregennis aynı şekilde ölü olarak bulunur. 
Holmes'un zekasına hayran kalacağız bir vaka. Çok güzeldi. 
 
Alıntı
"Sizi takip ettim."
"Ben kimseyi görmedim."
"Sizi takip ettiğim zaman bir şey görmemeniz gerekir zaten."

17 Ekim 2025 Cuma

Fare Kapanı


AGATHA CHRISTIE

Three Blind Mice
Altın Kitaplar
173 Syf
4/5


Herkese merhaba. 
Gözümün iltihaplanmasından dolayı 173 sayfalık kitabı 1 haftada bitirebildim maalesef. 
Fare Kapanı iki bölümden oluşuyor. İlkinin ismi kitapla aynı. İkincisi ise Cinayetler Bürosu. 

Fare Kapanı'ndaki olaylar Berkshire'daki Monkswell Malikanesi'nde geçiyor. Molly ile Giles yeni evli bir çift. Malikaneyi pansiyon olarak işletmeye karar verirler. İlk müşterileri de gelmek üzere. Hazırlıklar sırasında Londra'da bir cinayet işlenir. Polisler cinayeti araştırırken adreslerin yer aldığı bir listeye ulaşırlar. Adreslerden bir tanesi de Monkswell Malikanesi'dir. 
Pansiyonda durumlar ise müşteriler geldiği sırada bir telefonla işler değişir. Bir polisin geleceğini öğrenirler. Bu arada kar yağışı tüm yolları kapatmıştır. Kısa bir süre sonra telefon da kesilmiştir. Ve en önemlisi bir cinayet işlenmiştir. 
"Üç Kör Fare ... Bak nasıl koşuyorlar..." çocuk şarkısını ıslıkla çalan bir katille başbaşa ve pansiyonda mahsur kalan bir grup insan... 

Fare Kapanı, severek okuduğum ve katili bulamadığım güzel bir hikâyeydi. 

Cinayetler Bürosu'na gelecek olursak, Tuppence ve Tommy altı yıldır evlidir. Tommy Gizli Servis'te çalışmakta. Şimdilerde işlerini bürodan yürütmekte. Birgün Tommy'nin şefi Bay Carter gelir ve bir işten bahseder. Blunt Dedektiflik Bürosu'nun Müdürü Theodore Blunt'ın yerine geçip işleri yürütmelerini ister. Karı koca işi kabul eder ve Dedektiflik Bürosu'nda Tommy Bay Blunt, Tuppence ise Miss Robinson olarak ilk müşterilerini beklemeye başlarlar. 
Güzel ve genç bir kızın büroya gelip zehirli çikolatalardan bahsettiği, ölümlerin olduğu ve beklenmedik bir sonla biten Ölüler Evi, Tuppence'nin ısrarı üzerine gidilen maskelerin takıldığı bir balo ve baloda şahit oldukları cinayetin yer aldığı Maskesi Balo, esrarlı bir paketle başlayan, Rusların yer aldığını heyecanlı bir olay olan Esrarlı Yabancı, Amerika Birleşik Devletleri'nin Londra elçisinin gemide karışan bavuluyla başlayan esrarengiz bir olay olan Elçinin Ayakkabıları ve büroya gelen 16 şifresi ile Rus ajanların yer aldığı On Altı Numara

Öncelikle çifte bayıldım. Özellikle de Tuppence'ye. Tommy'nin ünlü dedektifleri taklit etmesi de çok hoşuma gitti. Son hikâyeyi Hercule Poirot kimliğine bürünmesi ayrı bir güzellikti. 

Genel olarak keyifli ve eğlenceli bir okumaydı. Ben sevdim. 

ALINTI
"Zeki olup da aptal görünmek kadar iyi bir şey yoktur."

"Tommy, bu işi bana bırakır mısın? Çünkü ben ilk defa arenada yirmi dakikadan daha fazla kalan bir boğa gibiyim." 
Tommy başını salladı. "Bu kez patron sensin, Tuppence. Bu işin esrarını aydınlatmamız gerek."

"İnsan işi şakaya vurunca durum daha kolaylaşıyor."

"Molly'ye şu anda bütün yaşamı gerçek değilmiş gibi geliyordu. 
Giles de gerçek değildi. Yalnızca bir role soyunmuştu. Bir rol..."

10 Ekim 2025 Cuma

Tepenin Laneti (Dave Gurney #7)


JOHN VERDON

Dave Gurney Serisi #7
On Harrow Hill:Dave Gurney #7
Koridor Yayınları
462 Syf
4/5

Herkese merhaba. 
Uzun zaman oldu Dave Gurney Serisi'ni okumayalı. Hem John Verdon'un kalemini hem de Dave Gurney'i çok özlemişim. 

Sözde emeklliliğe ayrılmış dedektifimiz Dave Gurney, eski ortaklarından Morgan tarafından bir telefon alır. Morgan Larchfield'in şefi olmuş ve bir cinayetle karşı karşıya kalmıştır. Cinayet soruşturmasında Dave Gurney'den yardım ister. 
Larchfield'in en önemli, en nüfuzlu adamı Angus Russell, Harrow Hill'deki malikanesinde boğazı kesilerek öldürülür. Olay yerinde DNA ve parmak izleri vardır. Deliller ortadadır. Russell'ın husumetlisi Billy Tate'i göstermektedir. Sadece küçük bir sorun vardır: Billy Tate bir gece önce yıldırım çarpmasıyla kilisenin çatısından düşerek ölmüştür. 
Cinayet soruşturması aşamasında polis, Tate'in cesedinin bulunduğu morgu kontrol ettiğinde cesedin ortada olmadığını görürler. İşin tuhafı taput içeriden kırılarak açılmış olması. Morgun kamera görüntüleri, tabut derken bu cinayet olayı yürüyen ölü, cehennemden gelen katil, zombi cinayeti olarak anılmaya başlar. Cinayetler de devam eder. 
Dave Gurney analitik zekasını çalıştırmaya başlar. Dosya kapanmasına rağmen o araştırmaya devam eder. 

Başta söylediğim gibi bu seriyi çok özlemişim. John Verdon yine ustalıkla okuyucuyu ilk bölümlerde davanın tam ortasına çekiyor. Detaylardaki özen, yan olayların gelişimi, verdiği ip uçları... İp uçlarıyla bazı şeyleri çözebiliyorsunuz ama Verdon son darbeyi öyle bir anda vuruyor ki neye uğradığınızı anlamıyorsunuz. Ben çok beğendim. 
Unutmadan Dave Gurney'in eşine bayılıyordum. Bu kitapla cesaretine de hayran kaldım. 
Tepenin Laneti serinin yedinci kitabı.Bu seriyi mutlaka okumalısınız. 

Dave Gurney Serisi
1) Aklından Bir Sayı Tut
2) Gözlerini Sımsıkı Kapat
3) Şeytanı Uyandırma
4) Peter Pan Ölmeli
5) Kurt Gölü
6) Fırtınada Yanacaksın
7) Tepenin Laneti
8) Yılan Avı

ALINTI

"İnsan doğasındaki en ölümcül kusur, yetersiz delillerin şekillendirdiği sarsılmaz fikirlere sımsıkı sarılma kabiliyetidir."

"Aslına bakarsanız şahsen her zaman yüksek çözünürlüklü tek bir kamera kaydını on görgü tanığının ifadesine değişmem. Kameraların mantığı basittir. Ön yargıları, hayal güçleri, boşlukları doldurma arzuları yoktur. İnsanların aksine gerçekte ne varsa onu görürler. Ama bu görüntüler konusunda da dikkatli olun." 
"Nasıl dikkatli?" diye sordu başka biri. 
"Beyninizin kameranın doğru kaydettiklerini çarpıtması konusunda dikkatli olun."

"Belki ama katili yakalamamızı kolaylaştırmazdı. RAM Haber'in çılgınlıklarının da bize bir faydası olmayacağı çok açık. Onlar yüzünden tırmığını kapan çiftçi, zombi avlamak için yollara düşecek bu gidişle." 
Madeleine'in yüzü asıldı. “Bu hiç komik değil. Çiftçilerin günümüzde suikast silahları var artık."

"İnsan ırkının ilerlediğine inanan biri değildi. Yüzyıllardır sürüp giden savaşlar insanlığın ahlaki durağanlığının kanıtıydı. Ama kişinin yaşamındaki iyilik, cömertlik, aşk ve hoşgörü anlarını arttırması görüşüne de sımsıkı sarılırdı. 
Bu alanda kişisel olarak gösterdiği başarı sınırlıydı. Özellikle de nefret satanlara karşı büyük bir öfke duyar, internette ve televizyonda hoşgörüsüzlüğü pompalayanlara, ayrımcılıktan, mutsuzluk yaratmaktan çıkar sağlamaya uğraşanlara, daha çok kazanma uğruna ortalığı karıştırmaya can atanlara tahammül edemezdi. Gurney'in gözünde böylelerinin zerre kadar değeri yoktu. Tüm bu kötülükleri kendilerini din ve vatanseverlik kavramlarının ardına gizleyerek yapmaya çalışanlarsa bu grubun en kötüleriydiler."

"Bir cinayet dedektifi olarak ölüm yaşamının bir parçasıydı. Ölüme objektif bir yaklaşım sergilemek işinin özüydü. Ama bu tür bir ölüm farklıydı. Bu profesyonel bakışını geri plana itiyor, dünyaya analizler yerine duygularla karşılık veren, gizli yanına dokunuyordu."

"Mükemmellik hedef değil yöndür. Mükemmeliyetçilikse bir zaaftır, erdem değil."

"Hiçbir şeye inanma. Kimseye güvenme. Her şeyi sorgula."

"Olayları çözen düşüncelerdir. Kendine saklamaktansa paylaşmak iyidir."


5 Ekim 2025 Pazar

Sherlock Holmes (Bütün Romanları)



SIR ARTHUR CONAN DOYLE

Ren Kitap
637 Syf
5/5


Herkese merhaba. 

Yayınevinin tek ciltte topladığı dört romanını okudum bitti. Hepsi birbirinden güzeldi. Özellikle Korku Vadisi'ni çok beğendim. 
Kitapta dört roman haricinde Sherlock Holmes'un aforizmaları yer almakta. 

Geriye yirmi hikâye kaldı. Aralık ayında bitmiş olacak inşallah. 

Aşağıya dört romanın incelemelerin linklerini ve beğendiğim bir kaç aforizma bırakıyorum. 
Bir başka hikâyede görüşmek dileğiyle kitapla kalın. 






AFORİZMALAR

"Her kadının günlük davranışlarının ardında bir roman yatar."

"Kanunun diğer tarafında olsaydım en başarılı suçlu ben olurdum."

"Kitap, cebinde taşıdığın sihirli bir bahçe gibidir."

"Ben kahraman değilim, yüksek işlevli bir sosyapatım."

"Adım Sherlock.
Başkalarının bilmediği şeyleri bilmek benim işim."


Duke pf Desire (Maiden Lane #12)


ELIZABETH HOYT

Maiden Lane Serisi #12
352 Syf
4/5

Herkese merhaba. 
Bir serinin daha sonuna geldik sevgili Elmas ile. Açıkçası hüzünlüyüm. Genel olarak severek okuduğumuz bir seri oldu. Özellikle St Giles Hayaleti olan kitaplara bayıldık. Büyük ihtimal onları tekrardan okuyacağız. 
Hatırlatmak amacıyla aşağıya seri bilgisini ve karakterleri yazacağım. 

Iris Daniels, Leydi Jordan güzel, nazik ve zeki bir kadın. Herkes onun Kyle Dükü ile evlenmesini beklemektedir. Kyle Dükü'nün Alf'e aşık olur ve onunla evlenir. Alf'in durumundan dolayı Hugh ile Iris'in evlendiği dedikodusunu ortaya yayarlar. 
Iris düğün dönüşü kötü şöhretli Kaos Lordları tarafından kaçırılır. Amaçları (Iris'i yeni düşes sandıklarından dolayı) Hugh'tan intikam almaktır. 
Eski bir şapelde Iris elleri bağlı, etrafı meşalelerle çevrilmiş bir şekilde bulur kendini. Etrafında maskeli, çıplak adamlar vardır. Maskeler bildiğimiz maskelerden değildir. Tuhaf hayvan şeklindedir. Kaos Lordları'nın ayininin tam ortasındadır ve ayinin sonunda öleceğini bilmektedir. Kurt maskeli olan adam Dionysos'a (lordların başı) sonunda Iris'i öldürmek sözü ile oradan çıkarır. 
Dyemore Dükü Raphael de Chartres, yüzünün bir tarafı yaralıdır. Nasıl olduğu ile ilgili bir sürü dedikodu vardır. 
Rapheal, Kaos Lordları'nın arasına sızmak için aylarca olan yapmış ancak mavi gri gözler tüm planlarını değiştirmiştir. Tek amacı Kaos Lordları'nı yok etmek olan Raphael'in şimdi bir de Iris'i onlardan korumak olmuştur. Ve onu korumak için onunla evlenmiştir. 

Maiden Lane Serisi'ne Kaos Lordları ile veda ettik. 11.kitapta yok olduğunu düşündüğümüz topluluk yeni Dionysos ile tekrardan canlanır. 
Raphael çocukluğu çok acı vericiydi. Bizi derinden etkiledi. Özellikle bir sahneyi okumakta zorlandık. Raphael'i sevdim. Sadece sürekli ben çocuk istemiyorum demesi bir yerden sonra sıktı. Iris'i işi çok zordu. Seride geçmişi en kötü olan karakterdi. 
Iris'i bir önceki kitapta sevmişti. Bu kitap da daha çok sevdim. İnancı ve inadı Raphael'i sonunda ikna edebildi ve onun yaralarını sarabildi. 
Duke of Desire'yi genel olarak sevdik. Sadece diğer karakterleri de görmek (sadece Hugh'u gördük) özellikle de hayaletleri görmek istedik. Seriye bu şekilde veda etmek daha güzel olurdu. Ayrıca Kaos Lordları'ndan da bir seri olabilirmiş. 
Bu seriyi özleyeceğim. 
Dipnot: Winter'ı kimse geçemedi. Sonra Godric ve Hugh. Val, Lazarus kararsız kaldık. En sevmediğimiz galiba Max oldu. Duygusuz dük.

Maiden Lane Serisi
1) Şeytani Arzular (Lazarus&Temperance) 
2) Doyumsuz Zevkler (Griffin&Hero) 
3) Saklı Şehvet (Mickey&Silence) 
4) Kalbin Gölgesi (Winter&Isabel) 
5) İntikam Maskesi (Godric&Margaret) 
6) Karanlıklar Dükü (Maximus&Artemis) 
7) Kaçak Aşık (Apollo&Lily) 
8) Cesur Gardiyan (Trevillion&Phoebe) 
9) Sweetest Scoundrel (Asa&Eve) 
10) Duke of Sin (Val&Bridget) 
11) Duke of Pleasure (Hugh&Alf) 
12) Duke of Desire (Raphael&Iris)

ALITI
"Söyleyemedi.
Ama artık biliyordu. Biliyordu. Ve anısı korkunç olsa da, bildiği için mutluydu. Bu adamı anlamak istiyordu. Her şeyini, hem iyi hem de kötü yanlarını.
Ne kadar sarsıcı olursa olsun."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Iris'in onun hakkında romantik fikirler beslemeye başlaması işe yaramayacaktı. O bir peri masalı prensi değildi, hem de hiç."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Bu şehvete teslim olmak tehlikeliydi. 
Sadece onun için, kendisi ve kanı hakkında bildikleri için tehlikeli olduğu için değil, aynı zamanda cazibesi görevine engel olduğu için de tehlikeliydi.
Sanki bir masal kahramanının bin yıl boyunca bir yaratık tarafından uyutulması gibi onu büyülemişti. Gerçek dünyayı ve ona borçlu olduğu her şeyi unutma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Bunun olmasına izin veremezdi."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Adam başını ona doğru eğdi ve bir an için onun kendisine itaat etmeyeceğini düşündü. Yaralı, siyah saçlı ve gri gözlü bir karanlık tanrısı gibiydi. Uzun boylu ve zayıftı ama kollarında ve bacaklarında ip gibi kaslar vardı. Müthiş bir yaratıktı. Güç kullanmaya alışkın bir yaratık. Onun gibiler ölümlülerin emirlerine uyar mıydı?"
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Burada kötü niyetli ruhlar gibi pusuya yatmış, yaşayanlara bulaşmak, onları iskelet elleriyle daha yakına çekmek ve yüzlerine umutsuzluk ve nefret üflemek için bekliyorlardı.
Raphael'in bu odayı kilitlemesine şaşmamalı."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Çocuklar metamorfozun eşiğinde titriyorlardı. 
Bu durum çizimleri bir şekilde korkunçlaştırıyordu. Sanki sanatçı bu çocukların hayatlarındaki bu özel, neredeyse mistik anı yakalamış ve sayfada parçalara ayırmış gibiydi."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Kyle karısını koruma görevini fazlasıyla yerine getiriyordu. Eğer Raphael küçük de olsa bir özlem hissettiyse... onu derinlere, ışıksızlıktan doğal olarak öleceği bir yere gömdüğünden emin olmuştu.
Ama şimdi...
Sanki daha önce durmuş olan kalbi sarsıldı ve yeniden atmaya başladı."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Senin Pencerenden (Tanışma)


DENİZ ARDIÇ

Kaktüs Yayınları
72 Syf
2,5

Herkese merhaba. 
Direkt konuya girmek istiyorum. 

Pera genç bir yazar. Yeni bir kurgu üzerinde çalışıyor. Başkarakterinin ismi Galata. Bir gece kitaplarını paylaştığı platformdan takipçisi tarafından bir bildirim gelir. Onun profilini incelerken Galata adında kendisi gibi genç bir yazarı takip ettiğini görür. Galata'ya mesaj atar, karakterinin isminden bahseder. 
Galata ise ilk başta gelen mesaja isteksiz cevap yazar. Ama sonra ikilinin mesajları derinleşir ve aşka dönüşür. 

Çok kısa bir kitaptı. 72 sayfa. Bunun 72 sayfasında da sadece yazışmalar yer alıyor her bir sayfada. 
Bazı anlamlı, hoşuma giden paragraflar oldu ama bana göre pek olmamış. Hatt devam kitabı da gelecekmiş. Hikâye yarım kaldı. Tek kitapla bitmeliydi. 
Kapak tasarımına bayıldığımı söylemeden geçmek istemem. 

ALINTI
"Bazı anlarda göz sadece ona hitap edeni görür. Geri kalanlar tanımsız bir 'şey' den ibarettir. Aşk daima benim için ağızdaki bakla olmuştu. Dışavurumu olmayan, olduğu yerde kalan, büyük bir laftı. Boyumu aştığı gibi, düşüncelerime de sığmazdı. Ben dilimin altındaki baklayı bir gece yarısı, bir çift göze bakarak çıkardım. Dudaklarımdan dökülen ve itiraf anlamına gelen iki kelime ses olup bir anda, içinde olduğum dört duvara karıştı. Aşık oldum!"

"Düşüncelere daldım, çıkamıyorum. Hoş, çıkınca ne yaparım, onu da bilmiyorum. Kendimi kaybettim de aramaya mı kalktım yoksa saklı hislerime bir bir el uzatan birine mi tutuldum? Kafam çok karışık. Daha dün benim için hiçbir şey ifade etmeyen, sadece kelimeleriyle dikkatimi çeken bir yabancı gitgide aklımı çeliyor. Düşmekten korkuyorum, düşüp de boşluğa, boşunalığa kapatlanmaktan ya da belki de kapağımı bulmaktan."

"Heyecan nedir unutan saf kalbimin şimdilerde neye heyecanlandığını bilmesem de bu adamla olan bağlantısı beni ondan uzak durmaktan alıkoyuyordu. Belki sonu yokuştu, belki uçurumdu ama denemeden bilemezdin. Hem en fazla ne kaybederdim?"

"İnsan ilk kelimeleriyle tanışınca bir insanın, altında kaldığı tesir yoğun oluyor."

1 Ekim 2025 Çarşamba

Duke of Pleasure (Maiden Lane #11)


ELIZABETH HOYT

Maiden Lane Serisi #11
336 Syf
4,5

Herkese merhaba. 
Maiden Lane Serisi'nin 11. kitabı olan Duke of Pleasure ile geldim. 

Kyle Dükü, kralın gayri meşru çocuğu ve gizli silahı Hugh Fitzroy... Cesur, acımasızca yakışıklı. Hugh kötü şöhretli (o kadar kötü ki mideniz kaldırmaz) Kaos Lordları'nı yok etmek için kral tarafından görevlendirilmiştir. Bir gece onların peşindeyken pusuya düşer. Hiç beklenmedik bir müttefik tarafından kurtarılır. Kadın kıvrımları olan St. Giles Hayaleti. 
Geceleri St Giles halkını tecavüzcülerden, katillerden, soygunculardan korumak için evlerin çatısında dolanan, gündüzleri ise hayatını geçindirmek için bilgi ticareti yapan Alf adında bir erkek çocuğu. 
Hugh, Kaos Lordları'nı yakalamak için Alf'i tutar. 
Alf, Kaos Lordları'nı araştırırken saldırıya uğrar ve Hugh'un evinde kalmaya başlar. Hugh, kısa sürede Alf'in hem kadın hem de St Giles Hayaleti olduğunu anlar. 

Ama ben ne diyebilirim ki? St Giles Hayaleti geri döndü. Bu, heyecan verici, gerilim dolu, sürükleyici ve ilgi çekici bir okumaydı. Hayaletli hikâyeleri özlemişim. Hayaletin bir kadın olmasını ve sevdiğim karakterlerden olan Godric tarafından yetiştirilmesi çok hoşuma gitti. 
İkili ise muhteşemdi. Hugh'un Alf'e davranışı, ona olan güveni ve tutkusu, Alf'in de Hugh'un yeniden sevmeyi öğretmesi ve daha iyi bir baba olmayı başarmasını sağlaması muhteşemdi. 

Biz bu hikâyeyi çok sevdik. Okurken hem duygulandık hem de heyecanlandık. Duke of Pleasure, seride ilk üçe girdi. Çok güzeldi. 

Kitap hakkında anlatmak istediğim çok fazla ayrıntı var aslında. Anlatarak sıkmak istemiyorum. 
Kısacası ​bu hikaye macera, tehlike ve entrika ile dolup taşıyor, ama aynı zamanda lezzetli bir şekilde esprili ve baştan çıkarıcı diyaloglarla, inancı, aşkı, tutkuyu ve güveni anlatıyor. Ve en önemlisini unutuyordum. Umudu... 
Alf ve Hugh unutulmaz çiftlerin arasında yerini aldı. Şimdi sıra serinin son kitabında. 

ALINTI

"Onu istiyordu. Sadece vücudunu değil. Onun gülüşünü istiyordu. Onunla dalga geçtiğinde gözlerinde gördüğü kıvılcımı istiyordu. Çok hızlı yemek yemesini, reçel için duyduğu iştahı ve hevesi istiyordu. Oğullarına sarılışını ve onlara uygunsuz hikâyeler anlatışını istiyordu. Onun dünyevi alaycılığını ve masum merakını istiyordu. Onun yanında koşmasını istiyordu, gece ya da gündüz. Kahretsin, onunla kılıç dövüşü yapmak ve daha sonra onunla sevişmek istiyordu."

"Baba sevgisi, bir çocuk babasına ters ters baktı diye ölmedi. Sadece izledi ve yas tuttu."

"Leydi Jordan'a baloda eşlik etmeni istiyorum."
Gözlerini kısarak karanlıkta adamın yüz ifadesini görmeye çalıştı ama bu imkânsızdı. "Planın zaten bu olduğunu sanıyordum, şef."
"Öyleydi ama ufak bir değişikliğimiz var. Kadın olarak gitmeni istiyorum."
Nefesi göğsünde sıkıştı ve bir an için sanki nefes alamıyor gibiydi. Sonunda nefes alabildiğinde sesi kısık çıktı. "Yapamam."
"Neden olmasın?"
"I..." Düşünceler, duygular göğsünü ve midesini dövüyordu ve içinden bir an önce ayağa fırlayıp çatıların üzerinden uçup gitmek geliyordu. Güvenli bir yer bulup saklanmak. "Hiç kadın olmadım, şef."

"O bir avcıydı, onun avcısıydı."

"Ama şimdi kadınsı bir formdaydı.
Ona baktı ve yumuşak pembe dudakları -Tanrım, bir erkek çocuğunun ağzı olduğunu düşünecek kadar kör bir aptaldı- gülümsedi. Dolgun ve sıcak. Güneş ışığı gibi. Neşe ve umut gibi.
Bir kadının gülümsemesi. Göğse saplanan bir mızrak kadar ölümcül. Tehlikeli. Baştan çıkarıcı."

"Gözleri siyahtı, kıvrık kirpiklerle çerçevelenmişti, tıraş olmamıştı ve alaycı bir şekilde bükülmüş kalın dudaklarıyla bir eşkıyaya benziyordu. St Giles'daki fahişelerin tavernalarda romantik türküler söylemeyi sevdiği haydutlardan birine benziyordu. Asılmak için doğmuş bir adam.
Bir kadının kalbini kırmak için doğmuş bir adam."

"Belki de evlere isim vermemek. Ya da daha büyük olasılıkla, bir kadına duyulan tutkunun mantığı, kendini korumayı ve mantığı süpürmesine asla izin vermemek, çünkü bu yol yıkıma yol açar.
Değer verdiği ve onu bir erkek yapan neredeyse her şeyden."

"Ama ister Hayalet ister Alf olsun, o bir kadın değildi ve asla da olmayacaktı, en azından St Giles'ta."
 

Sherlock Holmes (7 Hikâye)

SHERLOCK HOLMES Herkese merhaba.  Bu ay Sherlock Holmes'un analitik akıl yürütmedeki hünerlerini sergilediği yedi hikâye oku...