24 Kasım 2025 Pazartesi

Şeytan Diyor ki (The Inferno Club #1)


GAELEN FOLEY

The Inferno Club Serisi #1
My Wicked Marquess
Epsilon Yayınları
478 Syf
4/5

Herkese merhaba. 
Bu ayki historical romans dozumu Gaelen Foley'in The Inferno Club Serisi'nin birinci kitabı Şeytan Diyor ki ile aldım. 

Cehennem Kulübü, Londra aristokrat çevresinde kötü şöhrete sahiptir. Genç hanımların hoş bakmayacağı erkeklerin oluşturduğu rezil bir topluluktur. Aslında bu kulüp bir paravan görevi görmektedir. Bu topluluktaki erkekler kralı ve ülkesi için kendi canlarını ortaya koyan savaşçılardır. 
Rotherstone Markisi Max de onlardan biri. Waterloo Savaşı bitmiş ve görevini tamalamış olan Max artık Londra'dadır. Max, aile unvanını temize çılartmak için iyi bir evlilik yapmak istemektedir. Bununla ilgili avukatından evlenebileceği soylu kızlardan oluşan bir liste ister. Listenin sonundaki bir isim dikkatini çeker. Avukatı onun hakkında uyarmıştır. 
Daphne Starling, baştan çıkarıcı bir güzelliğe sahiptir ve babası vikontur. Daphne'nin itibarı reddeddiği bir talibi yüzünden neredeyse iki paralık olmak üzeridir. 
Max, Daphne'nin cazibesine karşı koyamaz. Ne kadar iyi bir koca olacağını göstermek için elinden geleni yapmaya kararlıdır. 
İkilinin ilişkisi dışında casusluk olayları da bulunmaktadır. 

Daphne'yi inadına rağmen sevdim. Max ise favorim oldu. İkilinin diyalogları çok hoşuma gitti. Max'in mücadelesi okumaya değerdi. Romantizm ve casusluk olayları tam dozundaydı. 
Beğenmediğim yönleri bazı bölümlerin ayrıntılı olması ve sonu oldu. Son biraz havada kaldı sanki. Kulübün üyelerinden olan bir karakter ile ilgili bir durum vardı. O çözülmedi. Belki de diğer kitaplarda bunun cevabını alabilirim. 
Genel olarak beğendim. Ben galiba aksiyonlu, casuslu historical romansları daha çok seviyorum. 

The Inferno Club Serisi
1) Şeytan Diyor ki
2) Davetsiz Misafir
3) Küllerinden Doğan
5) My Ruthless Prince
6) My Scandalous Viscount
7) My Notorious Gentleman
8) The Secrets of a Scoundrel



Gecenin Gözleri (David Raker #7)

TIM WEAVER

David Raker Serisi #7
Broken Heart
448 Syf
4,5

Herkese merhaba. 
Yaklaşık 4,5 senedir beklettiğim kitabı dayanamayıp okudum. Bir umut yayınevi serinin diğer kitaplarını çıkarır öyle okurum diye düşünmüştüm aslında. Olmadı. Hala serinin diğer kitapları ile ilgili bir ışık yok maalesef. 

Kitabın konusuna geçmeden önce David Raker kim olduğu ile ilgili ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum. David, eşini kaybettikten sonra kaybolan insanları bulan eski bir gazeteci. Kayıp insanları bulmak onun yas tutma şekli. 

Gecenin Gözlerinde David Raker, İngiltere'ye yerleşmiş, yalnız yaşayan Amerikalı ve 
eski bir aktirist olan Lynda Korin'i arıyor. David'ten yardım isteyen Amerika'da ki kız kardeşi. 
Somerset kıyısında bulunan gözlerden uzak Stoke Point adında bir yerde Lynda'nın arabası otoparkta terk edilmiş olarak bulunur. Arabanın anahtarı da çalılara atılmıştır. Park alanında bir tane kamera vardır. Lynda arabayla otoparka girerken görünüyor ama çıktığına dair bir görüntü yok. Lynda'dan hiçbir iz yoktur ve on aydır bulunamamaktadır. 
David, Lynda'yı ararken onun Oscar ödülü alan ama sonrasında büyük bir çöküş yaşayıp emekli olan yönetmen Robert Hosterlitz'in eşi olduğunu öğrenir. Robert öleli yıllar olmuştur. Lynda'nın kaybı onunla bir bağlantısı olup olmadığını araştırıken David, kendini 1950 lı Hollywood'unda bulur. Ve en önemlisi her ip ucunun sonunda gizlenen ve oldukça şaşırtıcı olaylar ortaya çıkar. Lynda'nın kaybı basit bir kayıp değildir. 

Tek kelimeyle etkileyici bir kitaptı. Konusu, temposu, gizemi ve ters köşeleri o kadar iyiki resmen kitap bağımlılık yapıyor. Olay içinde olay olması ayrı bir güzeldi. Hiç sıkmayan detaylarıyla karakterleriyle sürükleyici bir hikâye. 
Mutlaka mutlaka Tim Weaver'ın kalemiyle doğal olarak David Raker ile tanışmalısınız. Emin olun hayran kalacaksınız. 
Umarım artık serinin diğer kitaplarını daha fazla beklemeyiz.

David Raker Serisi
1) Paravan
2) Ölüm Patikası
3) Tünel
4) Dönüş Yok
5) Düello
6) Karanlık Sır
7) Gecenin Gözleri
8) I Am Missing
9) You Were Gone
10) No One Home
11) The Blackbird
12) The Last Goodbye
13) The Missing Family 


15 Kasım 2025 Cumartesi

Kapan


HARLAN COBEN

Caught
Martı Yayınları
501 Syf
4,5

Herkese merhaba. 
En sevdiğim yazarlardan biri olan Harlan Coben'in muhteşem kitabıyla geldim. 

On yedi yaşındaki Haley McWaid, New Jersey'li bir ailenin gurur duyduğu bir kız. Annesi bir sabah odasına gittiğinde kızının gece hiç gelmediğini fark eder. Aradan 3 ay geçmesine rağmen Haley'den hiçbir iz yoktur. 
Wendy Tynes, cinsel tacizleri işlediği İş Üzerinde Yakalananlar adlı haber programınında bir sürü insanı deşifre eden bir muhabir. 
Dan Mercer, sorunlu gençlerle arkadaşlık eden bir toplum sorumluluk görevlisi. Wendy'nin isimsiz aldığı bir mail ile Dan'in peşine takılır. Mailde Dan'in pedofili olduğu yazmaktadır. Tüm araştırmalar da öyle olduğu göstermektedir. Sıra Dan'i tuzağa düşürüp iş üstünde yakalamakta. Wendy kameralarla Dan'i yakalar. 
Wendy, Dan'i deşifre ettikten kısa bir süre sonra adamın hikâyesi hayal edemeyecek kadar karmaşık bir hal alır. Wendy de Dan'in geçmişini araştırmaya başlar. Bu arada Haley ile ilgili beklenmedik bir gelişme olur. 

Kapan, okuduğum en iyi Harlan Coben kitabı. 
Skandallardan cinayete, olay örgüsüyle alakası yok gibi görünen kayıp bir gence kadar her şey sizi son sayfasına kadar koltuğunuzun ucunda tutacak. 
Tam çözdüm dediğiniz anda Coben öyle bir ters köşe yapacak ki tüm bildiklerinizi unutacaksınız. Özellikle de sondaki ters köşe muhteşemdi. 

O kadar kötü bir çeviri ve yazım hatasına rağmen kurgunun sağlamlığı okumanıza engel teşkil etmiyor.

​Kapan'ı şiddetle tavsiye ediyorum!!! 

ALINTI

"Eğer en büyük hatayı yapan kişiler dahi affedilebiliyorsa, kim affedilmezdi ki?"

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Hayatta istemeyeceğiniz kadar çok anımsarsınız- ve bu hatırlamaların da kolay olmasını istersiniz. İnsanları kategorilere sokmayı, onları birer canavar ya da melek yapmayı hedeflersiniz ama işler hiç de böyle yürümez. Hep gride dolaşırsınız ve açıkçası bu genelde berbat bir durumdur. Uç noktalar daha kolaydır."

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Bir çocuğu iyi tanıdığını düşünebilirsin," dedi. "Ama inan bana hepsinin kendine has sırları var."


8 Kasım 2025 Cumartesi

İnanılmaz


T. CHRISTIAN MILLER & 
KEN ARMSTRONG

A False Report
Martı Yayınları
336 Syf
4/5

Herkese merhaba. 
Pulitzer Ödüllü iki gazeteci tarafından yazılmış gerçek tecavüz olayların anlatıldığı bir kitap İnanılmaz. 

2008 yılında Marie, Seattle yakınlarındaki dairesinde polise maskeli bir adam tarafından tecavüze uğradığını bildirir. Marie'nin bazı şüpheci konuşmaları, geçmişi ve koruyucu ailesi tarafından söylenenlerden dolayı polis ona inanmamaya başlar. Kısa bir süre sonra da Marie, anlattıklarını yalan olduğunu söyler. Polis, onu yanıltıcı ifade vermekten suçlu bulur. 
İki yıl sonra cinsel saldırı olayları devam eder. İki dedektifi bu olayları incelerken bir araya getirir. Ellerinde hiç bir iz ve şüpheli yoktur. Her adımı hesaplı atan, kurbanların fotoğraflarını çeken ve tüm fiziksel kanıtları silmek için elinden geleni yapan bir adam. 

Başta belirttiğim gibi cinsel saldırı olayları gerçek. Kitapta polis raporları, ifadeler yapılan röportajlar yer almakta. 
Kadınların yaşadıkları çok acı ve iğrenç. Bunun üzerine polis tarafından inanılmaması çok daha acı. Araştırmalar da bunu ortaya koymuş. Bunlara bir örnek vermek gerekirse cinsel saldırı kitlerinin depolarda çürümeye bırakılması. 
Kitabın üçte ikisi ağır ilerliyor. Suçlunun yakalanmasından sonra akıp gidiyor. O kısımları çok daha fazla beğendim. 

Asıl Marie'den bahsetmek istiyorum. Marie'nin zor bir hayatı var. Bir koruyucu aileden diğerine sürüklenmiş bu yaşına kadar. Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, kendi düzenini kuran henüz 18 yaşında genç bir kadın. Ve bu genç kadın tecavüze uğruyor. Çoğu kadının sustuğu olayı büyük bir cesaretlik örneği gösterip polise gidip anlatıyor. Polis de ona inanmıyor. Yakınları da. Bunun üzerine mağdurken suçlu durumuna geçiyor. Beni derinden etkiledi Marie. Onun bölümlerini okumak çok zor ve acıydı. 

Şimdi sıra dizisinde. En yakın zamanda izleyeceğim. 

ALINTI
"Bir kurbanın tecavüze uğrama deneyimi son derece kişiseldi."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Bir dedektif olarak her zaman arama emirlerini yerine getirirsiniz. Bazen işe yarar şeyler bulursunuz. Bazen çok az şey bulursunuz. Ancak bir davayı diğer davaların tümüne bağlayan hemen hemen her şeyi her zaman bulamazsınız," diyor Hassell. "O kadar çok kanıt vardı ki, bu insana neredeyse aptalca geliyordu."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Onun 'iki kez kurban edildiğini' anladı: İlki tecavüzcü tarafından, ikincisi onun polis merkezi tarafından."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Ve bir de cinsel saldırıya özgü riskleri vardı. Tecavüz zaten eksik rapor edilen bir suç. Ortaya çıkan -ve inanılmayan- birini suçlamak, insanların daha fazla bilgi vermemesine sebep oluyor, tecavüzcülerin kaçmasına ve belki yeniden tecavüz etmelerine müsaade ediyor. Pek çok kadının tecavüze uğradığı kokusunda yalan söylediğine dair efsaneyi körüklüyor."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Maalesef hiç şüphe yoktur ki genellikle insan hayal ettiğinden veya olmak istediğinden daha az iyidir. Herkes bir gölge taşır ve gölge bireyin bilinçli yaşamında ne kadar az somutlaşırsa o kadar karanlık ve yoğun olur. Eğer bir adilik bilinçliyse, inasanın her zaman onu düzeltme şansı vardır. Ayrıca, sürekli olarak değişikliğe tabi olması için diğer ilgi alanlarıyla sürekli temas halindedir. Ama bastırılırsa ve bilinçten ayrı tutulursa asla düzeltilmez ve bir gaflet anında aniden ortaya çıkma eğilimindedir."


3 Kasım 2025 Pazartesi

Yolum Aşka Düştü (Sancaktarlar #3)


MERAL KIR

Sancaktarlar Serisi #3
Olimpos Yayınları
424 Syf
4,5

Herkese merhaba. 
Muhteşem bir kitapla geldim. Sancaktarlar Serisi'nin üçüncü kitabı Yolum Aşka Düştü. 

İlk günkü heyecanla gittiğe bir işe, ona delicesine aşık bir nişanlıya ve dostlara sahip olan Sena Tekin, televizyonda izlediği bir haberle hayatı altüst olur. Evinde ders verdiği öğrencisi Efe, dersten sonra Sena'nın evinin yakınlarında öldürülmüştür. Asya'yı ne yapması gerektiğini sormak için arar. Telefona çocukluğundan beri aşık olduğu, bir türlü unutamadığı ve Sena'yı öptükten sonra "Hataydı ben senin ağabeyin sayılırım." dediği Ahmet Sancaktar açar. 

Ailenin hırçın, ukala ve çapkın üyesi Ahmet Sancaktar, sevdikleri için yapamayacağı şey yoktur. Ama Sena için yaptıkları onu bile şaşırtmaktadır. Sena'yı koruma altına alan Ahmet, hem etrafta dönen gizemli olayı çözmeye ve katili bulmaya çalışırken hem de kendisine uğramayacağını düşündüğü aşkla uğraşmak zorunda kalır. 

Bu kitap için arka kapakta yazan "Bir daha dünyaya gelirse aşık olacağı adamı insan ırkından seçmeye karar veren, şaşkın akademisyen Sena Tekin ve önce Sena'yı öpüp sonra 'Pardon, ben senin ağabeyin sayılırım.' diyen Ahmet Sancaktar'dan soluksuz okuyacağınız bir roman..." demek bence yeterli. Tek kelimeyle soluksuz okudum. Polisiye ve aşkın harmanlandığı şahane bir kitaptı. Gizem, ikilinin diyalogları, romantizm, fedakarlık ve aile bağları (Sancaktarlardan bahsediyoruz sonuçta) çok iyiydi. 
Bazı şeyler tahmin edilebilirdi ama bu heyecanla okumanıza engel değildi. 
Aylardan Aşk'ta aylar hakkında okumaktan keyif aldığım paragraflar vardı. Bu kitapta da şehirler. Bunlardan da okumaktan çok keyif aldım. 
En merak ettiğim ikiliydi. Beni hayal kırıklığına uğratmadı. Şuan için Yolum Aşka Düştü serideki favori kitabım. 

3) Yolum Aşka Düştü
4) Aşkın Kokusunu Aldım
5) Sana Aşkı Getirdim

ALINTI
"Geçmişinden, hatalarından, kendinden ve duygularından kaçıyordu. Tek amacı mutlu olmak, sıcak bir yuvanın tadına varmaktı. Elbette ki, zor günler de geçirecekti. Hayatın kurallarına itirazı yoktu; Sena'nın itirazı söz geçiremediklerineydi."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Eğer döktüğünüz gözyaşları için pişmanlık duymak yerine sevmeye devam ediyorsanız, bu mutluluğu sonuna kadar hak ettiniz demektir. Çünkü aşk korkakların değil, cesurca sevmeyi bilenlerin işidir. Ve aslında bu hikâye, yolu aşka düşen herkesin hikâyesidir. Her kalbe yakışan aşka şekil vermekse sevilenin değil, sevenin işidir."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Çektiği acının tadı olur muydu? Sena'nın çektiği ıstırabın tadı vardır; ekşiydi, acıydı, mayhoştu ve can yakıyordu."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"İnsanı acıya boğan da mutluluktan ayaklarını yerden kesen de tek bir şeydi: Aşk!"
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Başım dertteyken, canım yanmışsa veya ondan bir şey isteyeceksem Filiz Teyze'ye, anne demeyi tercih ediyorum."
Canı acıyan bir çocuğun dilinden dökülen ilk kelimedir anne. Hiçbir ilaç yoktur ki iyileştirici etkisi, bir annenin sevgisinden daha kuvvetli olsun. Sena da öyle yapıyordu. Bedenini ve ruhunu arındırmak, iyileştirmek için aradığı anne dokunuşunu Filiz'de buluyordu.


Şeytan Diyor ki (The Inferno Club #1)

GAELEN FOLEY The Inferno Club Serisi #1 My Wicked Marquess Epsilon Yayınları 478 Syf 4/5 Herkese merhaba.  Bu ayki historical ro...